- Biliyor musun anne.
Benim evimdeki merdivenler kadar karanlık ve delik deşikti ki, yukarı çıkarken sürekli ellerimle yoklamam gerekirdi, hatta en iyisi dört ayak üstüne çıkmaktı...
Ama senin evin burası...
-Evet burası benim güzel evim. Ama benim ürkütücü karanlıkta ve pislikte başka bir evim daha var. O evi biliyorsun, oraya gelmiştin. Tavan arasına çamaşır asıldığında aralarından geçmeye çalışırdım, yoksa ıslak soğuk çarşaflar canlı yaratıklarmış gibi insanın üstüne kapanıverirler... Ah anne, orada o kadar çok fare vardı ki, müthiş çoktu. Evin her yanındaydılar... Geceleri suratımızda yürürlerdi... İyileştiğimde gidip sana birini getireceğim... Fareler insanları, insanların onları sevdiğinden daha çok severler... Çünkü iyi ve lezzetli olduğumuzu düşünürler...
Tania Blixen/Düş Gören Çocuk
* T.Blixen 'Das Traeumliche Kind' T.Blixen içinde, Wintergeschichten. DVA,Stuttgart 1985.
* Net üzerinde böyle bir kitaba rastlamadım... Arno Gruen/İhanete Uğrayan Sevgi ve Sahte Tanrılar adlı kitabın içinde bu bölüm yazar tarafından örnek olarak verilmiş...