Yalandır kısalığı yaşamın... Ve özellikle insan dediğimiz şey, inançlı bir insan soyunun parçasıysa... Edip Cansever ...

Önemli olan Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı’da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir… Hakan Günday

The Curious Case of Benjamin Button...

İşlerin gidişatına göre delirebilirsin... Yemin edebilirsin kaderi lanetleyebilirsin...
Ama sona geldiğinde, her şeyi bırakmalısın...



Tür : Fantastik / Romantik / Dram / Gizem
Gösterim Tarihi : 6 Şubat 2009
Yönetmen : David Fincher
Senaryo : Eric Roth , Robin Swicord , Francis Scott Key Fitzgerald (Kitap)
Görüntü Yönetmeni : Claudio Miranda
Müzik : Alexandre Desplat
Yapım : 2008, ABD

Oyuncular : Brad Pitt (Benjamin Button) , Cate Blanchett (Daisy) , Tilda Swinton (Elizabeth Abbott) , Elle Fanning (6 Yaşındaki Daisy) , Julia Ormond (Caroline) , Jason Flemyng (Thomas Button) , Elias Koteas (Monsieur Gateau)

***

Savaşta oğlunu kaybeden kör bir saatçi, bir saat yapar... Ne var ki, bu saat geriye doğru çalışır.. Bilerek yapmıştır saati... Savaşta kaybolanlar belki evine geri döner, uzun bir yaşam sürerler der... Kaybolanlar geri gelmez ama, farklı bir şey olur... Savaşın bittiği yıl fiziksel olarak 86 yaşlarında dünyaya bir bebek gelir... Babası bebeği kabullenmez ve bakım evine bırakır... Bütün organları iflas etmiş olan bebeğe herkes uzun yaşamaz derken, sanılan tam tersi gerçekleşmektedir... İşte filmin kurgusu burdan başlar... Hayatı tersden yaşamak, tersten yaşamak...

Bir yaşlı olarak dünyaya gelmişsin... Sıfırdan bir şeyler öğrenirken, her şeyi aynı zamanda yadsımak... Her şeyi kabul etmek... En önemlisi de kendini olduğun gibi kabul etmek...Kendini ve birbirlerini yadsıyan insanlar, birbirlerinden hiçbir beklentisi yok, hiçbir şeye sahip olma yok, herkes kendi seçiminde yaşıyor... Çürümüşlüğün içinde ve acının içinde yaşarken, bütün her şeyden de sıyrılmak... Ben merkezcilikten, egolardan, bir çok şeyden arınmak... Repliklerin birinde yaşlı olmanın bir zararı yoktur der... Ve düşünüyorum da böyle bir şey güzel de olabilirdi... Çoğumuzun düşlediği ütopik dünyalarımızın kapısıda bu olabilir belki... Belki, * insan denen enstrümandan bu şekilde doğru ses çıkabilir... Kimbilir...

* Önemli olan, Tanrı'nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır... İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanı çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır... Hakan Günday

Replikler :

* Bu benim son vasiyetnamemdir... Ardımda bırakacak pek bir şeyim yok.. Birkaç mülk haricinde Hiç param yok gibi... Dünyaya nasıl geldiysem, o şekilde göçeceğim. Yalnız ve ellerim boş... Tek sahip olduğum şey hikayem ve halen hatırlıyorken, bunu yazmak istedim...

* Çok çirkinsin olabilirsin, ama yine de Tanrı'nın bir evladısın...

* Her yaradılan bir hayat sürecek diye bir şey yoktur...

* Bir çocuk olduğumu bilmiyordum... Kendimi oradaki herkes gibi sanıyordum. Doya doya yaşamış yaşlı bir adam gibi...

* Bazı günler, bir önceki günümden daha farklı hissediyorum. Herkes bir şekilde kendilerini farklı hissederler.. Ama hepimiz de aynı yolda ilerleriz.. Sadece yönleri mi farklı o kadar...

* Anne, ben daha ne kadar yaşayacağım?.. Sen sadece, sana verilenler için minnettar ol yeter...

* Bazı geceler, yalnız uyumam gerekirdi. Umurumda olmazdı. Oturup evin nefes alışını dinlerdim.. Herkes uyurken ben de, güvende hissederdim...

* Ve ölümde ortak bir ziyaretçimizdi... İnsanlar gelirdi ve giderlerdi.. Birinin öldüğünü hemen anlardınız... Eve bir sessizlik çökerdi...

* Büyümek için çok güzel bir yerdi... Hayatlarındaki önemsiz şeyleri bile paylaşan insanlarla beraberdim.. Havayı, banyodaki suyun sıcaklığını... Günün son ışıklarını düşünen insanlarlaydım...

* Bir ölen olduğunda hemen yerine yeni birisi gelirdi...

* Bir kafeste yaşamak nasıl bir duygu?.. - 'İğrenç' Ama maymunlar iyi numara yapıyorlar...
* Oraya, buraya gittim. Aylak aylak dolaştım...
Tek başına mı?
Çoğu zaman sende yalnız olacaksın... Eğer bizden bir farkın yoksa, sonunda bizim gibi olacak..
Ama sana bir sır vereyim... Şişman insanlar, zayıf insanlar, uzun insanlar, beyaz tenli insanlar..
Onlarda tıpkı bizim gibi yalnızlar... Ama daha çok korkuyorlar...

* Ne kadar iyi izlenim bırakırlarsa bıraksınlar.. Bazen iyi insanların isimlerini hatırlayamamak çok komik...

* Nasıl çaldığın önemli değil, çalarken nasıl hissettiğin önemli... Kendini müziğe kaptırmaktan alıkoyamazsın...

* Bütün babalar oğullarını yıkmak isterler zaten...

* Bir bakıyorsunuz tanıdığınız bir insanın yerine başkası geçmiş bile...

* Şu gemi yaralı bir ördek gibiydi... Tamir görmeye gitmişti ama şimdi yine kanatlanmış... Keşke onlarla beraber gidebilseydik...

* Sana herkes gibi yaşlanmadığımı, aksine gençleştiğimi söylesem ne düşünürdün?..
Senin için üzülürdüm... Sevdiğin herkesin senden önce ölüşünü izlemek... Bu çok acı bir sorumluluk olurdu...
Daha önce ölüm ve yaşam konusunu bu şekilde düşünmemiştim...
Benjamin, bizler sevdiğimiz insanları kaybetmek için dünyaya gelmişiz...
Yoksa onların bizim için ne kadar değerli olduklarını nasıl anlarız?...

* Her sekiz bottan biri asla dönmez... Denizde kaybolurlar...

* Matematikte sekiz sembolünün ne anlama geldiğini bilir misiniz?.. Sonsuzluk..

* Ayakkabılarımdan birinin topuğu kırıldı.. Genelde böyle çıplak ayak yürümem yani...

* Tadını almaya bak.. Tek seferde yutma.. Çünkü o zaman keyfine varacak hiçbir şey kalmıyor...

* Asla boş geçen zamanı geri alamıyorsun...

* Denizdeki ölüm sebeplerinden biri de gıda zehirlenmesi... Tabii güvensizlik teçhizatlarının yol açtığı kazalardan sonra...

* Bir sürü barışçı insanlarınız var. Vicdanlarına dayanarak savaşmayacaklarını söylüyorlar...
Peki ya herkes vicdanları ile savaşmaya karar verirse ne yapacaklar...

* İşlerin gidişatına göre delirebilirsin... Yemin edebilirsin kaderi lanetleyebilirsin... Ama sona geldiğinde, her şeyi bırakmalısın...

* Tavan arasında kalmak için artık fazla büyüksün.. Eve dönmek çok garipti. Aynı görünüyordu, aynı kokuyordu aynı hissi veriyordu... Neyin değiştiğinin farkına varıyordunuz... Kendinizin...

* Her zaman yapılacak bir şey vardır...

* Hayatlarımız fırsatlarla belirlenmiştir.. Kaçırdıklarımız olsa bile...

* Hayat o kadar karmaşık değildi... Eğer istersen bir şeyler aradığımı söyleyebilirsin...

* Bazen düşünce ayrımı yaşarız ama bunun farkına varamayız..

* Hayat böle işte... Yaşamların ve olayların kesişmesinden oluşur... Herkesin kontrolü dışındadır...

* Hiçbir şey sonsuza kadar sürmüyor... Bu ne kadar da kötü bir şey... - Bazı şeyler sürebilir...

* Biliyorsun ki o işi ancak birkaç yıl daha yapabilirdin... Ancak sen çok özel ve sıra dışı bir şeyi yapmayı seçtin... Ki, o istediklerini yapabilmen için çok kısa bir süren vardı... Yani sana taksi çarpmamış olsa bile yine de bu durumda olacaktın... Yaşlanmayı bir türlü sevemedim...

* Sanırım o an hiçbirimizin sonsuza tek kusursuz kalamayacağını anlamıştı...

* Ne olursa olsun asla çok geç değildir. Ya da benim durumumdaki birisi için asla erken değildir...

* Kim olmak istiyorsan olabilirsin... Bir zaman kısıtlaması yoktur... İstediğin zaman başlayabilirsin... Değişebilirsin ya da aynı şekilde kalabilirsin... Bunun bir kuralı yoktur... En iyisini ya da en kötüsünü yapabiliriz.. Umarım sen de en iyisini yaparsın... Umarım seni korkutacak şeyleri görebilirsin... Umarım daha önce hissetmediğin şeyleri hissedersin... Umarım farklı bakış açıları olan insanlarla tanışırsın... Umarım gurur duyabileceğin bir hayat sürebilirsin... Eğer hiç birini yapamazsan umarım tekrar baştan başlayacak bir güce sahip olursun...

Share/Save/Bookmark