Yalandır kısalığı yaşamın... Ve özellikle insan dediğimiz şey, inançlı bir insan soyunun parçasıysa... Edip Cansever ...

Önemli olan Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı’da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir… Hakan Günday


Kaygan zeminde koşuyorduk. Bazen birimiz sendeleyip düşüyor, bazen yol kenarından uçuruma yuvarlanacak gibi olup, bir diğerimiz ister istemez yardımına koşuyordu; hani yardıma koşanımız pek sakınarak yapıyordu bunu; çünkü kendisi de nihayet ayakta eğreti duruyordu. Sonunda diz denen bir tepeye vardık; hiç yüksek değildi, ama bir türlü tırmanıp çıkamadık. İkide bir kayıp düşüyorduk aşağı, ne yapacağımızı şaşırmıştık; tepeyi tırmanamadığımıza göre, çevresini dolanmamız gerekiyordu. Ama bu, bizi belki tepeye ulaştıramayacağı gibi, tırmanmaktan çok daha tehlikeli bir girişimdi. Çünkü böyle bir girişimin başarısızlığı, hemen uçuruma yuvarlanmak ve ölüp gitmek demekti. Birbirimize engel olmamak için, her birimizin bir başka taraftan işe koyulmasına karar verdik. Kendimi yere atıp yavaş yavaş sürünerek yere geldim; baktım, bulunduğum tarafta ne yoldan eser var, ne bir yere tutunma olanağı; her şey ansızın uçurumla sonlanıyordu. Öbür tarafta ise geçemeyeceğime emindim; öbür taraf buradakinden biraz daha iyi çıkmadı mı, ki bu da doğrusu yalnız denemekle anlaşılabilirdi; o zaman öbür baştakimizle ikimizin açıkça sonu gelmiş demekti. Ama göze almak gerekiyordu, burada kalamazdık; arkamızda kimseleri yanına yaklaştırmayan bir görünümle ayak parmakları denen beş sivri tepe yükseliyordu. Durumu bir kez daha ayrıntılarıyla gözden geçirdim; aslında uzun sayılamayacak, ama üstesinden de dünyada gelinemeyecek bir yoldu, bu. Gözlerimi yumdum, çünkü açık bulunmalarının bana yalnızca zararı dokunabilirdi. Karar vermiştim, gözlerimi artık açmayacaktım, meğer ki o inanılmaz şey gerçekleşsin, ben her şeye karşın öbür tarafa sağ salim varabileyim. Derken ağır ağır yana doğru yatırdım kendimi, sanki uykudaymışım gibi bunu yapıyordum. Sonra öne doğru ilerlemeye başladım, sağa ve sola enikonu açmıştım kollarımı; çevremde elden geldiği kadar geniş yeri vücudumla kaplayıp adeta kucaklamam bana biraz denge sağlar, daha doğrusu beni biraz avutur gibi göründü. Ama bulunduğum yerin bana bayağı yardım elini uzattığını farkederek şaşırdım; kaygan ve tutunacak yanı olmayan bir yerdi, ama soğuk değildi; bir sıcaklık topraktan çıkıp bana, benden çıkıp toprağa geçiyordu, yani bir çeşit bağlantı kurulmuştu aramızda; eller ve ayaklarla sağlanamayan, ama varlığını koruyup dirliğini yitirmeyen bir bağlantıydı...
Franz Kafka/Taşrada Düğün Hazırlıkları...

Share/Save/Bookmark