Çokları pek geç ölürler, kimi de pek erken ölür... Şu öğreti yabancı geliyor daha : VAKTİNDE ÖL....
Vaktinde öl : bunu öğretir Zerdüşt....
Elbette, hiç bir zaman vaktinde yaşamıyan, nasıl vaktinde ölsün?...Keşke hiç doğmasaydı!... Bunu salık veririm gereksiz kişilere!...
Ama gereksiz kişiler bile ölümlerini önemsemiyorlar daha, en boş ceviz bile daha kırılmak istemiyor...
Herkes ölmeyi önemli sayıyor : ama ölüm daha bayram değil... İnsanlar en güzel bayramların nasıl kutsanacağını öğrenmediler daha....
Tamamlıyan ölümü göstereceğim size, yaşayanlar için mahmuz ve adak olacak ölümü....
Kendi ölümünü ölür tamamlıyan kişi... Kazanmışcasına, umanlar ve adayanlarla çevrili...
Böyle öğrenmeli ölmeyi; ve böyle ölen birinin, yaşayanların adaklarını kutsamadığı hiç bir bayram olmamalı!...
Böyle ölmek en iyisidir; ikincisi de : savaşta ölmek ve büyük bir canı harcamak..
Fakat aynı iğrençlikte gelir savaşana ve kazanana...Sizin o sırıtan ölümünüz, o hırsız gibi sokulan, yine de efendi gibi gelen....
Benim ölümümü överim size, gönüllü ölümü, bana ben istediğim için gelen....
Peki onu ne zaman isteyeceğim?... Kimin ereği ve mirasçısı varsa, bu erek ve mirasçı uğruna vaktinde ölmek ister....
Ve ereğine ve mirasçısına saygısından, solmuş çelenkler asmaz artık hayat tapınağına....
Gerçek, ip bükenlere benzemek istemem ben: Onlar iplerini uzatırken hep geri geri giderler....
Kimileri, gerçeklerine ve zaferlerine göre fazla kocarlar...Dişsiz bir ağızın her gerçeğe hakkı yoktur artık....
Ve her kim ün kazanmak isterse, sırasında bırakmalı şerefi...Vaktinde ayrılma denen o güç sanata çalışmalı....
En tatlı geldiğin zaman, kendine yedirmeyi kesmeli... Uzunn süre sevilmekk isteyenler bunu bilirler....
Ekşi elmalar vardır, şüphesiz...Güzün son gününe dek beklemek bunların alınyazısıdır...Aynı zamanda olgunlaşır, sararır, buruşurlar....
Kiminde yürek kocar ilkin...Kimindeyse ruh....Kimi de gençliğinde kocamıştır....Ama geç gençleşen uzun süre genç kalır....
Hayat, kimi kişilerin yüzlerine gülmez...Bunların yüreğini bir ağılı kurt kemirir... Öyleyse bunlar ölümlerini daha başarılı kılmaya baksınlar....
Kimileri hiç tatlanmaz, yazdan çürürler...Onları dallarında tutan, ödleklikleridir...
Pek fazla kişi yaşıyor, pek fazla kalıyor dalında...Hani bir fırtına gelse de, bütün bu çürümüşlüğü, bu kurt yenikliğini silkse ağaçtan....
Keşke tez ölüm vazileri gelse!...Bunlar bence hayat ağaçlarının uygun fırtınaları ve silkecileri olurlar...Ama yalnız yavaş ölümü ve yersel olan her şeye katlanmayı öğütlediklerini duyuyorum....
Ah, yersel olana katlanmayı mı öğütlüyorsunuz?...
Bu yersel olanın kendisidir...Size pek fazla katlanan, ey ağzı bozuklar....
Gerçek, ölüm vaizlerinin saydığı o Yahudi erken öldü pek: Erken ölemsi de nicelerin yıkımı oldu....
Oysa ancak gözlerini tanımıştı o...Ve iyilerin ve doğruların nefretiyle birlikte... Yahudilerin karadüşüngüsünü tanımıştı o... Yahudi İsa : ölüm özlemine tutuldu derken....
Kalsaydı çölde, iyilerle doğrulardan uzakta!... O zaman belki öğrenirdi yaşamayı,
yeryüzünü sevmeyi, gülmeyi de!...
İnanın kardeşlerim!... O pek erken öldü...Benim yaşıma gelseydi, öğretisini kendi yalanlardı!... Yalanlıyacak kadar soyluydu o....
Ama daha olgunlaşmamıştı...Ham olur gencin sevgisi...Ham olur insana ve yeryüzüne duyduğu nefret dahi...Gönlü ve ruhunun kanatları beğlı ve ağırdır daha...
Fakat olgun adamda, gençten daha fazla çocukluk, daha az karadüşüngü vardır...Daha iyi anlar o hayatı ve ölümü....
Ölmeye özgür ve ölümde özgür...Evet artık vakit kalmadığında, bir kutlu hayır diyen: Böyle anlar o hayatı ve ölümü....
Ölümünüz, insana ve yeryüzüne karşı işlenmiş bir günah olmasın dostlarım : budur gönlünüzün balından dilediğim....
Ölümünüzde, ruhunuz ve erdeminiz, yerin çevresindeki akşam kızıllığı gibi parıldamalı daha...Yoksa ölümünüz kötü bir ölüm demektir...
Böyle ölmek isterim ben...Siz dostlarım, yeryüzünü benim hatırım için daha çok sevesiniz diye; toprak olmak isterim yine...Beni doğuranda dinleneyim diye....
Gerçek, bir ereği vardı Zerdüşt'ün...Topunu attı: Şimdi siz olun dostlarım, ereğimin mirasçıları; size atıyorum altın topu....
Altın topu attığınızı görmek isterim dostlarım en çok!... Bundandır yeryüzünde biraz daha oyalanmam...Bağışlayın!...
Böyle buyurdu Zerdüşt....
Friedrich Nietzsche....
Vaktinde öl : bunu öğretir Zerdüşt....
Elbette, hiç bir zaman vaktinde yaşamıyan, nasıl vaktinde ölsün?...Keşke hiç doğmasaydı!... Bunu salık veririm gereksiz kişilere!...
Ama gereksiz kişiler bile ölümlerini önemsemiyorlar daha, en boş ceviz bile daha kırılmak istemiyor...
Herkes ölmeyi önemli sayıyor : ama ölüm daha bayram değil... İnsanlar en güzel bayramların nasıl kutsanacağını öğrenmediler daha....
Tamamlıyan ölümü göstereceğim size, yaşayanlar için mahmuz ve adak olacak ölümü....
Kendi ölümünü ölür tamamlıyan kişi... Kazanmışcasına, umanlar ve adayanlarla çevrili...
Böyle öğrenmeli ölmeyi; ve böyle ölen birinin, yaşayanların adaklarını kutsamadığı hiç bir bayram olmamalı!...
Böyle ölmek en iyisidir; ikincisi de : savaşta ölmek ve büyük bir canı harcamak..
Fakat aynı iğrençlikte gelir savaşana ve kazanana...Sizin o sırıtan ölümünüz, o hırsız gibi sokulan, yine de efendi gibi gelen....
Benim ölümümü överim size, gönüllü ölümü, bana ben istediğim için gelen....
Peki onu ne zaman isteyeceğim?... Kimin ereği ve mirasçısı varsa, bu erek ve mirasçı uğruna vaktinde ölmek ister....
Ve ereğine ve mirasçısına saygısından, solmuş çelenkler asmaz artık hayat tapınağına....
Gerçek, ip bükenlere benzemek istemem ben: Onlar iplerini uzatırken hep geri geri giderler....
Kimileri, gerçeklerine ve zaferlerine göre fazla kocarlar...Dişsiz bir ağızın her gerçeğe hakkı yoktur artık....
Ve her kim ün kazanmak isterse, sırasında bırakmalı şerefi...Vaktinde ayrılma denen o güç sanata çalışmalı....
En tatlı geldiğin zaman, kendine yedirmeyi kesmeli... Uzunn süre sevilmekk isteyenler bunu bilirler....
Ekşi elmalar vardır, şüphesiz...Güzün son gününe dek beklemek bunların alınyazısıdır...Aynı zamanda olgunlaşır, sararır, buruşurlar....
Kiminde yürek kocar ilkin...Kimindeyse ruh....Kimi de gençliğinde kocamıştır....Ama geç gençleşen uzun süre genç kalır....
Hayat, kimi kişilerin yüzlerine gülmez...Bunların yüreğini bir ağılı kurt kemirir... Öyleyse bunlar ölümlerini daha başarılı kılmaya baksınlar....
Kimileri hiç tatlanmaz, yazdan çürürler...Onları dallarında tutan, ödleklikleridir...
Pek fazla kişi yaşıyor, pek fazla kalıyor dalında...Hani bir fırtına gelse de, bütün bu çürümüşlüğü, bu kurt yenikliğini silkse ağaçtan....
Keşke tez ölüm vazileri gelse!...Bunlar bence hayat ağaçlarının uygun fırtınaları ve silkecileri olurlar...Ama yalnız yavaş ölümü ve yersel olan her şeye katlanmayı öğütlediklerini duyuyorum....
Ah, yersel olana katlanmayı mı öğütlüyorsunuz?...
Bu yersel olanın kendisidir...Size pek fazla katlanan, ey ağzı bozuklar....
Gerçek, ölüm vaizlerinin saydığı o Yahudi erken öldü pek: Erken ölemsi de nicelerin yıkımı oldu....
Oysa ancak gözlerini tanımıştı o...Ve iyilerin ve doğruların nefretiyle birlikte... Yahudilerin karadüşüngüsünü tanımıştı o... Yahudi İsa : ölüm özlemine tutuldu derken....
Kalsaydı çölde, iyilerle doğrulardan uzakta!... O zaman belki öğrenirdi yaşamayı,
yeryüzünü sevmeyi, gülmeyi de!...
İnanın kardeşlerim!... O pek erken öldü...Benim yaşıma gelseydi, öğretisini kendi yalanlardı!... Yalanlıyacak kadar soyluydu o....
Ama daha olgunlaşmamıştı...Ham olur gencin sevgisi...Ham olur insana ve yeryüzüne duyduğu nefret dahi...Gönlü ve ruhunun kanatları beğlı ve ağırdır daha...
Fakat olgun adamda, gençten daha fazla çocukluk, daha az karadüşüngü vardır...Daha iyi anlar o hayatı ve ölümü....
Ölmeye özgür ve ölümde özgür...Evet artık vakit kalmadığında, bir kutlu hayır diyen: Böyle anlar o hayatı ve ölümü....
Ölümünüz, insana ve yeryüzüne karşı işlenmiş bir günah olmasın dostlarım : budur gönlünüzün balından dilediğim....
Ölümünüzde, ruhunuz ve erdeminiz, yerin çevresindeki akşam kızıllığı gibi parıldamalı daha...Yoksa ölümünüz kötü bir ölüm demektir...
Böyle ölmek isterim ben...Siz dostlarım, yeryüzünü benim hatırım için daha çok sevesiniz diye; toprak olmak isterim yine...Beni doğuranda dinleneyim diye....
Gerçek, bir ereği vardı Zerdüşt'ün...Topunu attı: Şimdi siz olun dostlarım, ereğimin mirasçıları; size atıyorum altın topu....
Altın topu attığınızı görmek isterim dostlarım en çok!... Bundandır yeryüzünde biraz daha oyalanmam...Bağışlayın!...
Böyle buyurdu Zerdüşt....
Friedrich Nietzsche....