Yalandır kısalığı yaşamın... Ve özellikle insan dediğimiz şey, inançlı bir insan soyunun parçasıysa... Edip Cansever ...

Önemli olan Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı’da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir… Hakan Günday

Edebiyatta Romantizm Üzerine...

Bugün Romantizm kültür tarihi açısından değerlendirilirken, yapılan ilk saptamalardan biri onun Fransız Devrimi'nin ve Aydınlanma'nın aşırı akılcılığına, endüstrileşmenin ve madde bağımlılığının yol açtığı kültürel tekdüzeleşmeye bir tepki olduğunun vurgulanmasıdır. Bu tutumuyla Romantizmin ve onun en önemli kurucularından sayılan Novalis'in bugün bağlamında nelerin haberciliğini yapmış olduğu, günümüzdeki bazı uzantılara dikkatle eğilindiğinde daha iyi anlaşılabilmektedir. Novalis'ten yaklaşık yüz yıl sonra yaşayan ünlü Avusturyalı yazar ve düşünür Stefan Zweig, "Dünyanın Tekdüzeleştirilmesi" başlıklı ve 1925 tarihli olan, yani Novalis'in ölümünden 124 yıl sonra kaleme aldığı bir denemesinde şu görüşlere yer verir:

*"Günümüzde ulusların bireysel örf ve adetleri giderek aşınmakta; giysiler üniformaya dönüşmekte, adetler ise evrensel düzleme kaymakta. Ülkeler sanki gittikçe artan ölçüde birbirlerinin içine itilir gibi; insanlar eylemlerini ve canlılıklarını belli bir şemaya göre sergiliyorlar, kentler dış görünüş bakımından birbirlerine gittikçe daha çok benziyorlar. Bu bağlamda Paris'in dörtte üçü amerikanlaştı, Viyana, Budapeşte olup çıktı; kültürlerde kendine özgülüğün o kendine özgü rayihası gittikçe azalmakta; değişik renkler gittikçe daha hızlı dökülüyor ... altından ortaya mekanik bir işleyişin çelik rengi manivelası, modern denilen dünya aygıtı çıkıyor ... "
Zweig, bu girişin ardından, tek tek kültürlerin aşınarak/aşındırılarak, kendi zamanında henüz icat edilmemiş, ama bugünün gözde kavramı olan küreselleşmeye kayışın ne gibi sonuçlar verdiği üzerinde de duruyor:

*"Bilincine bile varılmaksızın, ruhlar arasında sakıncalı bir türdeşlik, yoğunlaştırılmış üniformalaştırma içgüdüsü aracılığıyla bir kitlesel ruh doğuyor ... bireysel olan, tip lehine yıkıma sürükleniyor. Söyleşi, konuşma sanatı yozlaştırılıyor ... edebiyatta hızlı modanın, 'sezonun başarılı kitabının' modası geçerli. Daha şimdiden artık insanlar için kitaplar değil, fakat giderek artan ölçüde 'sezonun kitabı' düşünülüyor.."
Zweig'ın bu tekdüzeleşme, bireysel yapıları yitirme yıkımı için öngördüğü kurtuluş yolu, kendisinden yüz yıl önce, yani dünyanın henüz böylesine tekdüzeleşmediği bir zaman parçasında yaşamış Novalis'inkinden çok farklı değildir:

*" ... bu durum karşısında yapabileceğimiz tek bir şey kalıyor: Kendimize kaçmak. İnsanın elinden dünyada bireysel olanı kurtarmak gelmez, insan sadece kendi içindeki bireyi savunabilir. Düşünce insanının en
büyük edimi, her zaman özgürlüktür, düşünceler karşısında, nesneler karşısında, kendi kendisinin karşısında özgür olmaktır. Ve bizim de görevimiz işte budur: Başkaları gönüllü olarak kendilerini bağımlı kıldıkları ölçüde, kendimizi daha özgür kılmak! Başkalarının eğilimlerinin tekdüzeleştiği, tek bir yolla yetindiği, makineleştiği ölçüde, ilgi alanlarımızı çok daha zenginleştirerek düşünce dünyasının bütün göklerine yaymak! ... bilmeye çalışmak ve ondan sonra bize ait olmayanı bilerek red etmek, kendimiz için zorunlu gördüğümüzü de yine bilerek korumak. Çünkü, ancak, bu dünyanın gittikçe artan tekdüzeliğine ruhumuzla da karşı çıktığımız takdirde, bu dünyada yıkılamaz olanın, her zaman tüm değişimlerin ötesinde kalanın sadık sakinleri olabiliriz ... "

* Stefan Zweig: Die Monotonisierung der Welt - Aufsatze und Vortrage, Bibliothek Suhrkamp, Frankfurt a.M. 1976, s. 7vd.


Kaynak : Novalis/Geceye Övgüler ( Ahmet Cemal Önsözü)

Share/Save/Bookmark