Birinci Kanto...
1- Yaşam yolumuzun ortasında karanlık bir ormanda buldum kendimi, çünkü doğru yol yitmişti...
88- Yolumu kesen şu hayvan damarlarımdaki kanı ürpertti, yardımcı ol bana ünlü bilge.
91-”Daha iyi edersin başka yoldan gidersen, kurtulmak için bu yabanıl yöreden' diye yanıt verdi, ağladığımı görünce;
94- “çünkü seni bağırtan bu hayvan, kimsenin geçmesine izin vermez yolundan, karşısına dikilip, er geç parçalar onu;
97- öyle kötü, öyle pistir ki huyu, doymak bilmez oburluğu, doydukça karnı daha da açılır iştahı.
İkinci Kanto...
46- Korku sık sık insanın içine girer, yapacağı onurlu işleri engeller, ürkütür karanlıkta kalmış bir hayvan gibi...
88- İnsan yalnızca başkalarına zarar verecek şeylerden korkmalı; bunun dışında korkuya yer olmamalı...
Üçüncü Kanto...
7- Benden önce her şey sonsuzdu; sonsuza dek süreceğim bende...İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu...
46- Bunların ölmek umutları kalmadı, öyle aşağılık ki karanlık yaşamları kıskanırlar başka her yazgıyı...
55- ardından öyle çok insan gidiyordu ki, aklımın ucundan bile geçmezdi ölümün bunca insanı yenik düşürmesi...
Dördüncü Kanto...
10- Karanlıktı, derindi içi, öyle bir sis vardı ki, dibine bakınca bir şey seçilmiyordu...
16- Nasıl gelirim, korkularıma su serpen sen bile ürkersen...
40- Bu yüzden yitiğiz biz, başka bir suçtan değil, tek cezamız umutsuz bir özlemle birlikte yaşamamız...
Beşinci Kanto...
16- Nereye girdiğine, kendini kime emanet ettiğine dikkat et, girişin genişliğine aldanayım deme!..
55- Öyle şehvet düşkünüydü ki, yasal kılmıştı zevk alınan her şeyi örtmek için kendi ayıbını...
121- Mutlu günleri anmak acılı günlerde, inan ki acıların en büyüğü...
Altıncı Kanto...
106- Bir nesnenin kusurları eksildikçe aldığı tat da, duyduğu acı da artar...
Yedinci Kanto...
4- Korkuya yenik düşme, elinde bunca güç olsa bile engel olamaz bayırdan inmemize...
52- Sürdükleri yaşam kirli yaşam öyle kararttı ki yüzlerini, tanınmaz hale geldi bu soysuzlar...
61- İnsanların peşinde koştukları talihin dağıttığı ödüllerin, aldatıcı olduğunu görmektesin...
88- İnsanlar sık sık konum değiştirir...
Sekizinci Kanto...
10- Bataklığın sisi engellemiyorsa görmeni diye yanıt verdi, neyin beklediğini görebilirsin çamurlu dalgalarda...
34- Gözleri yaşlı biriyim, gördüğün gibi...
91- Geldiğin çılgın yoldan geri dönmeyi denesin bakalım becerecek mi?
Dokuzuncu Kanto...
16- Bu korkunç uçurumun ilk dairesinden, tek cezası umutsuzluk olan biri hiç aşağıya inebildi mi?.
Onuncu Kanto...
100-“Gözleri bozuk olanlar gibi görüyoruz “dedi, uzakta olan nesneleri seçebiliyoruz...
103- Olaylar yaklaşıp da yanımıza gelince, siz insanların halini bilmez oluruz birisi bize bilgi vermedikçe...
106- Geleceğin kapısı örtülünce bildiklerimizin uçup gittiğini anlamışsındır...
On Birinci Kanto...
10- Biraz ara vereceğiz inişimize, duyularımız bu pis kokuya alışsın diye; burnumuz duymaz olur alışınca iyice...
25- Hile insana özgü bir kusurdur...
52- Vicdanları sızlatan hile ise, bir insana güven duyana da yapılır, o insana güvenmeyene de...
91- Kuşku insana keyif veriyor, tıpkı bilgi gibi...
On Üçüncü Kanto...
100- Ötekiler gibi biz de kalıplarımıza döneceğiz, ama hiçbirimiz onları giymeyeceğiz, doğru olmaz insanın çıkardığı şeyleri geri alması...
151- Kendi evimde çarmıha gerdim ben kendimi...
On Dördüncü Kanto...
34- Yalnız kalan kor daha çabuk söner...
49- Yaşarken nasılsam, öyleyim sonra da...
64- Sana en büyük ceza kudurmuşluğun dışında hiçbir işkence veremez aynı acıyı öfkene...
88- Gözlerin, alevleri kendi üstünde üstünde söndüren bu akarsu değerinde hiçbir şey görmedi...
On Beşinci Kanto...
61- Ama vaktiyle Fiesole'den inen, yüreği hala taş gibi, değer bilmez, kötü niyetli bu halk, sana düşman kesilecektir..
64- İyi davranışların nedeniyle; haksız da sayılmazlar: çünkü ballı incir meyve vermez acı üvezler içinde...
67- Köre çıkmıştır adları eski ünleri nedeniyle; kurumlu kıskançtırlar, üstelik de cimri; dikkat et huyları etkilemesin seni...
97- Dinlemesini bile, anlamayı da bilmeli...
On Altıncı Kanto...
61- Acıları bırakıp, tatlı meyvelerle gitmekteyim rehberimin peşinde; ama merkeze inmem gerekiyor önce...
118- Ah insanlar nasıl da dikkat kesmeli, eylemlerimizi gördükleri gibi, düşüncelerimizi de okuyanların yanında!..
124- Yalan görünüşlü bir gerçek karşısında, insan çenesini tutmalı elinden geldiğince, çünkü utanmak zorunda kalabilir kusuru olmasa da...
On Sekizinci Kanto...
124- El etek öptüğüm için pisliğe gömdüler beni, dilim övgüler düzmekten bıkmak bilmezdi...
Yirminci Kanto...
37- Bak, sırta dönüşmüş göğsü; çok ileriyi görmek istediği için arkasına bakıyor, gerisin geri yürüyor...
100- Öyle inanıyorum ki sana, başka sözlerin değeri sönmüş kömür gibi, seninkilerin yanında...
Yirmi Birinci Kanto...
106- Bu kayadan daha ileri gidemezsiniz, çünkü olduğu gibi devrildi...
Yirmi İkinci Kanto...
61- Öğrenmek istediğin bir şey varsa dedi, parça parça olmadan önce sor...
Yirmi Üçüncü Kanto...
10- Her düşüncenin bir başka düşünceyi doğurması gibi, ilk düşüncede bir yenisini doğurmuş, var olan korkumu bir kat daha arttırmıştı...
16- Öfke eklenirse kötü niyetlerine, tavşan yakalamış bir köpekten bile azgın bir biçimde düşerler peşimize...
25- Kalaylı bir cam olsaydım, dış görünüşünü, içinden geçenleri okuduğum hızla yansıtamazdım...
Yirmi Dördüncü Kanto...
28- Sıkı tut bu kayayı, çekecek mi seni önce bir dene...
46- Kuş tüyü üstünde, yorgan altında kavuşulmaz üne...
52- Hadi kalk! Bedenin ağırlığı altında ezilmedikçe, her savaşı kazanan cesaretinle yen kapıldığın telaşı..
55- Sözlerimi anladınsa, ders almasını bil...
76- Haklı bir isteğin karşılığı söz değil, eylem olmalı...
106- Büyük bilgeler, zümrüdüanka beş yüz yaşına yaklaştığında ölür, sonra yeniden doğar derler;
109- bu kuş yaşamı boyunca ne ot, ne tohum yer, kakule ile günlük ile beslenir, geyik otuyla dikenler ise kefenidir...
Yirmi Beşinci Kanto...
58- Hiçbir sarmaşık bir ağaca, bu korkunç hayvanın bu organlara sarıldığı gibi sarılamazdı.
64- Beyaz ölmekteyken kara değildir daha...
Yirmi Altıncı Kanto...
10- Olması gereken olduysa, erken değildi. Olmadıysa, olsun ne olacaksa, daha çok yanacak içim, başım kocadıkça..
46- Her ruh kendini yakan aleve sarılı iyice...
118- Aslınızı düşünün isterseniz; hayvanlar gibi yaşamak için dünyaya gelmediniz, erdem ve bilgi peşinde koşmak göreviniz...
Yirmi Yedinci Kanto...
79- Her insanın yelkenleri indirip, halatları derlemesi gereken yaşa erişince,
82- sevmez oldum eskiden sevdiğim şeyleri: pişmanlık duydum, keşişlere katıldım; kurtulacağımı sandım, oysa yanılmıştım!...
109- Çok söz vermek, az yerine getirmek, sağlam kılar yerini...
Yirmi Sekizinci Kanto...
34- Burada gördüğün öteki kişiler yeryüzünde bölücülük, bozgunculuk tohumu ektiler, bu nedenle ikiye bölündüler...
124- Kendi kendini aydınlatıyordu; bir bedende iki, iki bedende tekti...
4- Korkuya yenik düşme, elinde bunca güç olsa bile engel olamaz bayırdan inmemize...
52- Sürdükleri yaşam kirli yaşam öyle kararttı ki yüzlerini, tanınmaz hale geldi bu soysuzlar...
61- İnsanların peşinde koştukları talihin dağıttığı ödüllerin, aldatıcı olduğunu görmektesin...
88- İnsanlar sık sık konum değiştirir...
Sekizinci Kanto...
10- Bataklığın sisi engellemiyorsa görmeni diye yanıt verdi, neyin beklediğini görebilirsin çamurlu dalgalarda...
34- Gözleri yaşlı biriyim, gördüğün gibi...
91- Geldiğin çılgın yoldan geri dönmeyi denesin bakalım becerecek mi?
Dokuzuncu Kanto...
16- Bu korkunç uçurumun ilk dairesinden, tek cezası umutsuzluk olan biri hiç aşağıya inebildi mi?.
Onuncu Kanto...
100-“Gözleri bozuk olanlar gibi görüyoruz “dedi, uzakta olan nesneleri seçebiliyoruz...
103- Olaylar yaklaşıp da yanımıza gelince, siz insanların halini bilmez oluruz birisi bize bilgi vermedikçe...
106- Geleceğin kapısı örtülünce bildiklerimizin uçup gittiğini anlamışsındır...
On Birinci Kanto...
10- Biraz ara vereceğiz inişimize, duyularımız bu pis kokuya alışsın diye; burnumuz duymaz olur alışınca iyice...
25- Hile insana özgü bir kusurdur...
52- Vicdanları sızlatan hile ise, bir insana güven duyana da yapılır, o insana güvenmeyene de...
91- Kuşku insana keyif veriyor, tıpkı bilgi gibi...
On Üçüncü Kanto...
100- Ötekiler gibi biz de kalıplarımıza döneceğiz, ama hiçbirimiz onları giymeyeceğiz, doğru olmaz insanın çıkardığı şeyleri geri alması...
151- Kendi evimde çarmıha gerdim ben kendimi...
On Dördüncü Kanto...
34- Yalnız kalan kor daha çabuk söner...
49- Yaşarken nasılsam, öyleyim sonra da...
64- Sana en büyük ceza kudurmuşluğun dışında hiçbir işkence veremez aynı acıyı öfkene...
88- Gözlerin, alevleri kendi üstünde üstünde söndüren bu akarsu değerinde hiçbir şey görmedi...
On Beşinci Kanto...
61- Ama vaktiyle Fiesole'den inen, yüreği hala taş gibi, değer bilmez, kötü niyetli bu halk, sana düşman kesilecektir..
64- İyi davranışların nedeniyle; haksız da sayılmazlar: çünkü ballı incir meyve vermez acı üvezler içinde...
67- Köre çıkmıştır adları eski ünleri nedeniyle; kurumlu kıskançtırlar, üstelik de cimri; dikkat et huyları etkilemesin seni...
97- Dinlemesini bile, anlamayı da bilmeli...
On Altıncı Kanto...
61- Acıları bırakıp, tatlı meyvelerle gitmekteyim rehberimin peşinde; ama merkeze inmem gerekiyor önce...
118- Ah insanlar nasıl da dikkat kesmeli, eylemlerimizi gördükleri gibi, düşüncelerimizi de okuyanların yanında!..
124- Yalan görünüşlü bir gerçek karşısında, insan çenesini tutmalı elinden geldiğince, çünkü utanmak zorunda kalabilir kusuru olmasa da...
On Sekizinci Kanto...
124- El etek öptüğüm için pisliğe gömdüler beni, dilim övgüler düzmekten bıkmak bilmezdi...
Yirminci Kanto...
37- Bak, sırta dönüşmüş göğsü; çok ileriyi görmek istediği için arkasına bakıyor, gerisin geri yürüyor...
100- Öyle inanıyorum ki sana, başka sözlerin değeri sönmüş kömür gibi, seninkilerin yanında...
Yirmi Birinci Kanto...
106- Bu kayadan daha ileri gidemezsiniz, çünkü olduğu gibi devrildi...
Yirmi İkinci Kanto...
61- Öğrenmek istediğin bir şey varsa dedi, parça parça olmadan önce sor...
Yirmi Üçüncü Kanto...
10- Her düşüncenin bir başka düşünceyi doğurması gibi, ilk düşüncede bir yenisini doğurmuş, var olan korkumu bir kat daha arttırmıştı...
16- Öfke eklenirse kötü niyetlerine, tavşan yakalamış bir köpekten bile azgın bir biçimde düşerler peşimize...
25- Kalaylı bir cam olsaydım, dış görünüşünü, içinden geçenleri okuduğum hızla yansıtamazdım...
Yirmi Dördüncü Kanto...
28- Sıkı tut bu kayayı, çekecek mi seni önce bir dene...
46- Kuş tüyü üstünde, yorgan altında kavuşulmaz üne...
52- Hadi kalk! Bedenin ağırlığı altında ezilmedikçe, her savaşı kazanan cesaretinle yen kapıldığın telaşı..
55- Sözlerimi anladınsa, ders almasını bil...
76- Haklı bir isteğin karşılığı söz değil, eylem olmalı...
106- Büyük bilgeler, zümrüdüanka beş yüz yaşına yaklaştığında ölür, sonra yeniden doğar derler;
109- bu kuş yaşamı boyunca ne ot, ne tohum yer, kakule ile günlük ile beslenir, geyik otuyla dikenler ise kefenidir...
Yirmi Beşinci Kanto...
58- Hiçbir sarmaşık bir ağaca, bu korkunç hayvanın bu organlara sarıldığı gibi sarılamazdı.
64- Beyaz ölmekteyken kara değildir daha...
Yirmi Altıncı Kanto...
10- Olması gereken olduysa, erken değildi. Olmadıysa, olsun ne olacaksa, daha çok yanacak içim, başım kocadıkça..
46- Her ruh kendini yakan aleve sarılı iyice...
118- Aslınızı düşünün isterseniz; hayvanlar gibi yaşamak için dünyaya gelmediniz, erdem ve bilgi peşinde koşmak göreviniz...
Yirmi Yedinci Kanto...
79- Her insanın yelkenleri indirip, halatları derlemesi gereken yaşa erişince,
82- sevmez oldum eskiden sevdiğim şeyleri: pişmanlık duydum, keşişlere katıldım; kurtulacağımı sandım, oysa yanılmıştım!...
109- Çok söz vermek, az yerine getirmek, sağlam kılar yerini...
Yirmi Sekizinci Kanto...
34- Burada gördüğün öteki kişiler yeryüzünde bölücülük, bozgunculuk tohumu ektiler, bu nedenle ikiye bölündüler...
124- Kendi kendini aydınlatıyordu; bir bedende iki, iki bedende tekti...
Otuz Birinci Kanto...
22- Bu karanlıkta uzağa bakmaya kalkışınca, düş gücün oyun oynadı sana...Uzaklığın insanı
25- ne denli yanıltığını kendin de göreceksin...
55- Akıl, kötü niyetle kaba kuvvetle birleşirse, kimse karşı koyamaz bu güce...
Otuz İkinci Kanto...
7- Evrenin tümünün dibini anlatmak, ne hafife alınmalı, ne de ana baba diyen bir dilin işi olmalı...
19- Dikkat et yürürken! Yoksa acılı kardeşlerinin başlarını çiğnersin...
Otuz Üçüncü Kanto...
73- Acının yapamadığını açlık bastırdı sonunda...
Otuz Dördüncü Kanto...
25- Ölmemiştim, ama diri de değildim; bir nebze aklın varsa kendin tasarla ne hale geldiğimi, yaşamla ölümden yoksun kalınca...
130- Oyduğu bir kayadan hafif bir eğimle akan bir suyun şırıltısı belli eder varlığını...
Dante Alighieri/İlahi Komedya Cehennem...