Zaman zaman bilincinin derinliklerine atmıştı. Gereksiz görmüş ,önemsememişti. Başka anlarda dünyanın ona kattıklarından arındırmayı denemişti. Etkilenimler ,önemsemeler kendinde taşıdığıyla karışmasın istemiş, onu kendi yalın ,olduğu gibi olan halinde yakalamaya çalışmıştı.
Bazan ikna olmasada,kendinde taşıdığı ona ait olan bir kılıç vardı. Bazan onu görüyor,aşkın durumlarda kullanıyordu. Bütün bunlar zihninin içindeydi.neyi yaptığını nedeniyle bilmek. Somut dünyasında karşılıklarını bularak değerlendirmek , yapması onun için zor olan nenler değildi.
Kılıçtan hareketle kendini biçimlendirmek,farkına varmamış gibi olduğu,duruş takındığı bir çok kaçış denemesine rağmen ,ayırdın da olduğu bir olguydu.
Doğru soruyu sormak gerekiyordu ; kılıç neydi? İçerimleri nelerdi? Bir araç ; neyin aracı? Bir gösterge. Bir biçim verme gücü. Dünyada her zaman savaş vardı.. savaşın varolduğu düzlemde kendi doğanı,inançlarını ,doğrularını,amaçlarını,ilkelerini korumak ve onlara uygun düzlemi var etmek-varolma hakkı- için engelleyicileri ortadan kaldırmak gerekiyordu
En barışçıl dönemde bile üzerinizde görünür biçimde duran ya da nerde olduğunu sizin bildiğiniz, gerekli olan anda kullanabileceğiniz kılıç.
Onun kılıcı düzdü,hiçbir biçimde eğik değil. Samuray kılıçlarından da genişti.
Savaş değişimin ,gelişim yönünde kaçınılmaz olduğu dönemlerde ,farklı paradigma örneklerinin aynı zaman ve mekana düşmelerinin doğurgusuydu bir anlamında.. Yeninin varolabilmesi,şimdiye katılması,yaşanan anı oluşturması,yaşanıyor olması için yasanın,değerin sunulumu ve sürecin farkında olunumu önemliydi.
Değişime direncin temel nedeni o ana kadar ki bütünlükte oluşmuş olan halin ölümüydü.
O hale genel bilinçten hareketle ,bilim,siyaset,ekonomi,entellektüel ...bilinci denir. Bu bilinçlerin üzerine kurulu olanların değişim karşısında yitirecekleri nen iktidarlarıdır. Bu ölüm gerçekleşmesin-ölmeme istemi- diye yeninin doğumunu öldürmek,olabildiğince geciktirmek acımasız bir savaştır.
Kaçınılmazı var eden varolan bütünlüğü kendilerinden hareketle insanlığa yetmez bulan,hayal güçleri sağlam bilgilerle aydınlanmış,deneyimci,sınayıcı bilinçlerdi. Söylenen her yeni ,eskiyi yok etmeyip,onun üstüne yeni bir basamak oluştursada ,uzmanlara açık bir davettir.
Kılıcı bir gün karanlık bölgeden çıkardığında aydınlığa ,şu soruyu sordu. Kılıç yeterlimidir aydınlığa? Hayır yetmiyordu.Koruyor muydu? yanıt yine hayırdı. Kılıcın sınırı vardı,sınırsızlığı kendi içinde taşısa da ; bunu zamanla anlayacaktı.
Yürüyüşlerinde üzerine gelen okların engelleyicisi kılıç olabilirimiydi? Evet mümkün. Yalnız okları gözlemlemek,onları bekler halde olmak ,bedenine ulaşmadan durdurmak . Bu neredeyse adım atmayı bile olanaksız kılıyordu .
Önce kalkanı düşündü. Denedi de . Oklar yukarıdan da düşüyordu ve hep yürüdüğü yönden gelirlerdi. Büyük bir kalkan ,kaplumbağa gibi içine gömülü bir yürüyüş. Çekilmez bir yürüyüş olurdu. Özgürlüğünü güvenlik adına bağlamak,kabul edilir gibi olan değildi.
Oklar ve mızraklar hangi birisini nasıl engelleyecekti. Mesele oklarda değildi ,yaydaydı,yayı gerende. Onu ortadan kaldırmak gerekiyordu. Okları engelleyerek ,savaş kazanılmaz ,yürüyüş güvenilir olmazdı.
Bazan ikna olmasada,kendinde taşıdığı ona ait olan bir kılıç vardı. Bazan onu görüyor,aşkın durumlarda kullanıyordu. Bütün bunlar zihninin içindeydi.neyi yaptığını nedeniyle bilmek. Somut dünyasında karşılıklarını bularak değerlendirmek , yapması onun için zor olan nenler değildi.
Kılıçtan hareketle kendini biçimlendirmek,farkına varmamış gibi olduğu,duruş takındığı bir çok kaçış denemesine rağmen ,ayırdın da olduğu bir olguydu.
Doğru soruyu sormak gerekiyordu ; kılıç neydi? İçerimleri nelerdi? Bir araç ; neyin aracı? Bir gösterge. Bir biçim verme gücü. Dünyada her zaman savaş vardı.. savaşın varolduğu düzlemde kendi doğanı,inançlarını ,doğrularını,amaçlarını,ilkelerini korumak ve onlara uygun düzlemi var etmek-varolma hakkı- için engelleyicileri ortadan kaldırmak gerekiyordu
En barışçıl dönemde bile üzerinizde görünür biçimde duran ya da nerde olduğunu sizin bildiğiniz, gerekli olan anda kullanabileceğiniz kılıç.
Onun kılıcı düzdü,hiçbir biçimde eğik değil. Samuray kılıçlarından da genişti.
Savaş değişimin ,gelişim yönünde kaçınılmaz olduğu dönemlerde ,farklı paradigma örneklerinin aynı zaman ve mekana düşmelerinin doğurgusuydu bir anlamında.. Yeninin varolabilmesi,şimdiye katılması,yaşanan anı oluşturması,yaşanıyor olması için yasanın,değerin sunulumu ve sürecin farkında olunumu önemliydi.
Değişime direncin temel nedeni o ana kadar ki bütünlükte oluşmuş olan halin ölümüydü.
O hale genel bilinçten hareketle ,bilim,siyaset,ekonomi,entellektüel ...bilinci denir. Bu bilinçlerin üzerine kurulu olanların değişim karşısında yitirecekleri nen iktidarlarıdır. Bu ölüm gerçekleşmesin-ölmeme istemi- diye yeninin doğumunu öldürmek,olabildiğince geciktirmek acımasız bir savaştır.
Kaçınılmazı var eden varolan bütünlüğü kendilerinden hareketle insanlığa yetmez bulan,hayal güçleri sağlam bilgilerle aydınlanmış,deneyimci,sınayıcı bilinçlerdi. Söylenen her yeni ,eskiyi yok etmeyip,onun üstüne yeni bir basamak oluştursada ,uzmanlara açık bir davettir.
Kılıcı bir gün karanlık bölgeden çıkardığında aydınlığa ,şu soruyu sordu. Kılıç yeterlimidir aydınlığa? Hayır yetmiyordu.Koruyor muydu? yanıt yine hayırdı. Kılıcın sınırı vardı,sınırsızlığı kendi içinde taşısa da ; bunu zamanla anlayacaktı.
Yürüyüşlerinde üzerine gelen okların engelleyicisi kılıç olabilirimiydi? Evet mümkün. Yalnız okları gözlemlemek,onları bekler halde olmak ,bedenine ulaşmadan durdurmak . Bu neredeyse adım atmayı bile olanaksız kılıyordu .
Önce kalkanı düşündü. Denedi de . Oklar yukarıdan da düşüyordu ve hep yürüdüğü yönden gelirlerdi. Büyük bir kalkan ,kaplumbağa gibi içine gömülü bir yürüyüş. Çekilmez bir yürüyüş olurdu. Özgürlüğünü güvenlik adına bağlamak,kabul edilir gibi olan değildi.
Oklar ve mızraklar hangi birisini nasıl engelleyecekti. Mesele oklarda değildi ,yaydaydı,yayı gerende. Onu ortadan kaldırmak gerekiyordu. Okları engelleyerek ,savaş kazanılmaz ,yürüyüş güvenilir olmazdı.