Yalandır kısalığı yaşamın... Ve özellikle insan dediğimiz şey, inançlı bir insan soyunun parçasıysa... Edip Cansever ...

Önemli olan Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı’da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir… Hakan Günday

Bin Elma Mor Ayva...

BAB02
BİN ELMA MOR AYVA

Karapınar taşar gider, bir canım var akar gider ...
Adıyaman ağıdı


0.

Yetti okuduğun.
Artık yaz.
Yaz, alemdeki son imzan bir kelime olacaktır zira.
Güçlü olsan da yaz, zayıf olsan da.

1.

Zayıfsan, bakma kim olduğuna, geç da1ganı ferah feza güçlünün yazdıklarıyla.
Güçlüysen bırak gülsünler yazdıklarına, ihtirasa kapılma.
Umutsuzluk seni hapseder, ama kurtuluş bulamazsın o zindanda da.
Zayıfın sığınağıdır kelime, güçlünün cümlesinden alır intikamını mutlaka.

2.

İhtiyarları anla, onları yabana atma.
Bütün hastalıkları, gencin zalim sağlığından yeğdir zira. Aileni sev, anneni en başta.
Son kurtuluşu başka yerde bulamazsın, onun kucağından başka.

3.

Çalış, ama işe bağlanma.
Çalışmaktır bütün hazları öldüren.
Herkesin sevdiği insanlardan kork, kelleni alanı önce o affeder.
"Ben" diyenin zulmü, "biz" diyen kadar amansızdır, unutma.

4.

Son nefesini huzurla veriyorsan, alçaksın.
Son sözün itiraf olmalıdır, son nefes verilmez gönül rahatlığıyla.
"Seni böyle seviyorum" diyenlerden kork.
"Öyle"nden tiksinmektedir zira.

5.

Şen muhabbetlere bel bağlama.
Söz bir akreptir artık, zehirler.
Gerçek hazza bat, sahte hazza inanma.
Yalnızlıktan başka kapı yoktur sana.

6.

Yalnızlığın seni üşütsün, başkasını değil.
Tekliğin rüzgarındaki soğuk ihanettir zira.
Ne varlığın bulunmaz bir elmas olsun.
Ne de bir küfür başkalarına.

7.

Alemin gürültüsünden yorulduysan.
Tapınaklarda sükunet arama boşuna.
Acı arıtmaz günahkar vücutları.
Ruhlar acıya çoktan sağır zira.

8.

Yaz, ama büyük harfle başlama.
Kelimenin çağırdığı kibirden sakın.
Kusursuz cümle isteyen düşüğünü bulur kapısında.
En az bir harfin işrete meyillidir, unutma.

9.

Yalandan uzağım diye gururlanma, marifet değil.
İnce bir tüldür o, elbet tenine değmektedir.
Dürüstlük vazedenlere asla dönüp bakma.
"Hakikat" dediği an, bil ki kastetmiştir canına.

10.

Ev dediğin dört duvar lağımdır.
Eş dediğin çoktan kaybettiğin irtifa.
Yuva yoksulun gündüz kabusudur.
Zenginse çürür hem ayakta hem yatakta.

11.

Evin cehennem yatağı bir kez dağıldığında.
Geriye kalan çırılçıplak nefrettir.
Saadetli maziyi çekmecelerde arama.
Balık baştan kokar, hakikat uğramaz asla yuvana.

12.

Ruhunu düşürüp kaybettiysen eğer yuvanda.
Git dolaş günahkar sokaklarda.
Fahişeler okuyacaktır sicilini, verecektir dermanı sana.
İyileşip çıkacaksın ve eşini göreceksin yan sokakta.

13.

Yurtsuza acıma, zehri öldürücü olur.
Yanlıştır kelimesi, yamuk bakar etrafa.
Kudretlinin kapısında eğilme, kaç, açıl ummana.
Zahir ummanda da bir yol bulamazsın çıldırmaktan başka.

14.

Sebat et, basiretli ol, ihtiyatlı yürü diyenlere aldanma.
Vicdan ket değildir artık alemlere şer saçanlara.
Kapalı kapılar ardında umut bulamazsın.
Temkin kana çalıyor, kapılar gazaba benziyor, meydanlar mezara.

15.

Pintinin hesabı tilkinin aklını alır, değil ki sen.
"Ben ve ben ve ben" der, ne zaman alışverişe dursa. Ona hayrın dokunsa intikamını alır mutlaka. Dokunduğu yakutu küle çevirir anında.

16.

Hürsün, ibaretsin kendinden, diyene vur bir tekme.
Zengin dediğin girer herkesin yatağına, yastığına tükürür.
Sağlığına duacı olanları bir saniye bile yaşatma.
Nezaket dediğin çoktan dönmüştür kara bir şakaya.

17.

Pazarlara çıkıp tezgahlara bakma boşuna.
Ne yapsan anlayamazsın artık paranın sırrını.
O tezgahın üzerindeki çürük domatessin artık.
Ölüm olsa olsa bir armağandır sana.

18.

Sığınak yok artık, barınak cehennem, evler mezbaha.
Hısım dediğin dili küf, içi kof bir cesettir sana.
Gökten yağan ateşlerle yıkılan mekan kurulmaz bir daha.
Madem ki çıktın, edepliysen girme duvarlar arasına.
Yanlış hayat doğru yaşanmaz, bu sözümüzü asla unutma.

19.

Kulağındaki bu gürültü hiçbir şey, daha artacak, yırtacak zarını.
Kendiliğinden ışıyan aydınlıklar kamaştıracak gözünü bir anda.
Kendiliğinden kapanan kapılar göreceksin, akan sular, kazılan mezarlar.
Makine senden zalimlik ister, kollarını kıskanır, izin vermez insanlığa.

20.

Merhamet kelimesini tasarruf et, savurma, daha ne azaplar var zira.
Mesafelerin değerini bil, en yakınındaki en yabancıdır sana.
Ayıbı çıkar kitabından, ayıp, alem külliyen ayıp olduğu için ayıptır.
Sözün açığı katildir, tevazu kimseye kıymet vermeyen bir ama.

21.

Yardım ettin, hayır işledin, adını da vermedin, çok beklersin sevabı.
Hediye verdin, sevdiğini sevindirdin, sen de sevindin, çok beklersin ferahı.
Zira açık bir kibir vardır her yardımda, muhtaç adını bilse, öldürür seni mutlaka.
Ve hediyeler birbirine benziyor artık, yani küfrün duruyor o parlak ambalajda.

22.

Kulağını aç, dinle o zarif müziği, sahtekarlığın notalarıdır bunlar.
Kitaplar çoktan yalana dönüşmüş, lakin okumaktasın hala.
Hayattan ve haktan dem vururken, gölgene dön bir bak.
Elinde zalimin hançeri var, gölgen senden daha dürüst zira.

23.

İçindeki kara kalabalığı gör.
Kalabalığın kaynaştığı mahşer gününü.
Öfkeyle kalkan zararla oturmaz daima.
Bir ülkedir artık o, çoğul ve katil oturur koltuğunda.

24.

Kim ki muzaffer bir edayla durur karşında.
Kim ki bakmaz aşağılara, bakar hep semaya.
Kim ki hep sopasını gösterir aciz sopasızlara.
Tez uzaklaş yanından, cezalandırılacaktır o kalın kamışla.

25.

Hikayeni soranlara iyi bak, kalem var mı diye yanında.
Sen başlayınca anlatmaya.
O kalemiyle yazacaktır her kelimeni.
Tecavüz edecektir mazine rakamlarıyla.

26.

Hikayeni çaldırma, naranı çaldırma, gayeni çaldırma.
Tetik ol, afişlerde görürsün en mahremini sonra.
Hakikat var mı sanırsın okuduğun onca kitapta.
Kitap da maldır, alınır satılır, bir de övülür utanmazca.

27.

Hikayelerin en muazzam derinlere dalacaktır.
Sen bir kez utanmayıp hazzı yaşadığında.
Lakin o derinlerde de barınamazsın fazla.
Geldiği gibi gider haz, kalbini de götürür yanında.

28.

Deniz sezgisi edinmek istersen okyanusa bak.
Dağ sezgisi edinmek istersen ağrıyan yerine bak.
Cemaline gül dolacaktır, biriktirdiğin onca hikayeye.
Eşsiz ve hunhar bir manzara görmek istersen, aş okyanusu da.

29.

Mutluysan korkmazsın rüzgardan.
Mutsuzsan her esinti azaptır sana.
Zalim kendini müdafaa etmeye başladığı an.
Sancaktan don biçecektir kendine, unutma.

30.

Hakikati bilmek istersen, başla sayıklamaya.
Öğrendiklerini derhal unut, zarafeti göm mezara.
Yırt bütün kitapları, hepsini tekrar yaz.
Sabırlı ol, makineden medet umma.
Basman için elbet yardım ederiz biz sana.

31.

Öfkeni heba etme, fazla öfke düşmanına benzetir seni.
Ama dalkavuk da olma, güvenme önünde durana.
Sırtını sıvazlar daima, sen geç öne der, savaş yalanla.
Sen savaşmaya başladığında, bir saniye bile durmaz arkanda.

32.

Mazlumun hışmından kork, nefret eder hayattan zira.
Maziyi yok etmek için maziye sahip olmak gerektiğini bilmez.
Zalimin yüzüne bakınca bazı mazlumlar, ihtişamlı maziye haset eder.
Birbirlerine eski güzel günleri anlatırlar sonra, mazlum hayatı sever.
Biz öyle sevilen hayattan hayır görmeyiz, mazlumun çatısı çöker.

33.

Hiçbir savaşa inanma, silahların fiyat etiketi var.
Mağlup, iflas etmiş esnaftır, gülerek şarkı söyler.
Galip, becerikli esnaftır, gülerek şarkı söyler.
Kol kolo dans ederler mezarların karşısında.

34.

Bilgi hilekardır, işine geldiğinde okşar hakikati.
Biliyorum diye sevinme, eğer kudretin yoksa.
Ne kudretin aklını çelmesine izin ver.
Ne de aczin şerefiyle kastet aklına.

35.

Zalimi alt ettim diyenlere kulak asma.
Hakikati fethettim diyenlere inanma.
Hakikat narin bir ceylandır.
Hala zıplar gezer en yüce dağlarda.

36.

Bir sandık bul kendine, bir defter, bir de kalem.
İzin verme tek bir ölünün isimsiz kalmasına.
Ölüm ilanlarına asla güvenme, rahat bulma.
Çoğunluk yanlış yazarlar merhumun adını da.

37.

Gerekçe sunan, izah bulan çok olacaktır aczine.
İnanma hiçbirine, seni gövdenin arafında tutmak isterler.
Hakikat bugün var yarın yok bir serçedir artık.
Cennetten umudu kesme, hazzı her daim özle.
Biz ikisini de sana helal ettik, iste, korkma.

38.

Sana bu alemde haz yoktur diyene de.
Kaybettiğin hazzı sana bulacağım diyene de.
Bana bir gül, sana alemleri vereyim diyene de.
İnanma. Zira mezarını çoktan kazmıştır oracıkta.

39.

Şahsiyetinin yarasından söz edip ruhunu parmaklayanlar var.
Onlar en acımasız düşmanlarındır senin, bunu hiç unutma.
Şahsiyetli insan çıldırmaz, ne de tamah eder büyücünün yalanına.
Hakiki mülkün ruhundur, esenlik sana mahsustur, kimse dokunamaz ona.

40.

Hastalardan hasta beğen, yaradan yara.
Hastalığını emsalsiz sananlar yanılır.
O en eski yerinde gülen bir çocuk var.
Bul onu, gör onu, yaklaş yanına, okşa, okşa, okşa ...

Murat Uyurkulak/Har...

Share/Save/Bookmark