Yalandır kısalığı yaşamın... Ve özellikle insan dediğimiz şey, inançlı bir insan soyunun parçasıysa... Edip Cansever ...

Önemli olan Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı’da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir… Hakan Günday

Bu Blogda Ara

Üç Renk Beyaz...


Trois Couleurs: Blanc
Tür : Dram
Yönetmen : Krzysztof Kieslowski
Senaryo : Krzysztof Kieslowski , Krzysztof Piesiewicz
Görüntü Yönetmeni : Edward Klosinski
Müzik : Zbigniew Preisner
Yapım : 1994, Fransa / Polonya / İsviçre , 91 dk.
Oyuncular: Zbigniew Zamachowski (Karol Karol) , Julie Delpy (Dominique) , Janusz Gajos (Mikolaj) , Jerzy Stuhr (Jurek) , Aleksander Bardini (Avukat) , Grzegorz Warchol (Şık Adam) , Cezary Harasimowicz (Müfettiş) , Jerzy Nowak (Yaşlı Çiftçi) , Jerzy Trela (Mösyö Bronek)
Üçlemenin ikinci serisi olan Beyaz, konu itibari ile adı daha çok günümüzde sex, ihtiras, entrikalar ve güç istemi adı konulmuş Kırmızı ya yakışıyor...

Polanyalı iş adamı Koral bir yarışmada tanıştığı Dominic ile evlenip Paris'e yerleşmiştir... Evliliğinde temel sorun olarak, kocalık vazifesini (cinsellik olarak) yerine getirmediği gerekçesiyle boşanmışlardır. Aşkın bittiğini kabul etmeyen Koral karısını kazanmak için yollar denediyse de başarılı olamamış, aksine her türlü hakaret, aşağılamaya, maruz kalmıştır. Eşini ve parasını her şeyini kaybeden adam ülkesine sersefil biçimde elinde bir bavulla geri dönmeye çalışırken istasyonda Nikolaj'la tanışır... Nikolaj evli, çoluğu çocuğu olan varlıklı biridir. Ne var ki, mutlu değil, ölmek isteyen biri...

Nikolaj'la Diyalog...

-Birini öldürmen gerekiyor. Çünkü bunu kendi yapmak istemiyor. Yaşamak istemiyor. Bir polonyalı
Sana altı ay yetecek kadar para verecek. Ne dersin ?.
-Yapamam peki neden kendi yapmıyor?
-İstiyor ama yapamıyor. Onu seven bir karısı ve çocukları var. Neler hissedeceklerini bir düşün. Oysa bu şekilde biri onu öldürecek ve her şey bitecek.
-Karısı, parası ve çocukları. Ölmek mi istiyor? Ne diyeceğimi bilmiyorum. Karım beni bir bavulla dışarı attı ama ben burdayım. Onu hala çok seviyorum tüm yaptıklarına rağmen onu hala çok seviyorum. Hem de bilemeyeceğin kadar çok.

Sanırım bu şekilde işliyor, güçlü olan taraf her ne yapılırsa yapılsın seviliyor... Nasıl bir perde çekiliyor da hakaret ve aşağılamalar göz önüne gelmiyor?.. Burada ki istem gerçekten ne istemidir?Sevgi mi? Yoksa sevgi adı altında ele geçirme, hırs, intikam, güç? Kaldı ki, bu diyalogdan sonra telefonla seni seviyorum demek için aradığında, bir başkasıyla sevişmesini dinletti...

Bir ikinci diyalog. Ölmek isteyen adam... Kendini öldürmek istememesin altındaki vicdani rahatsızlıktan kaynaklanan sebep, gerçekten öyle mi? Yoksa bir avuntu mu? Yaşamak isteyip de, bahaneler uydurmak...

Bir bavulla Polonya'ya geri dönen Korel elinde en en son kalan 2 frankı atıp herşey den kurtulmak isterken, birden bunu yapmaz... Yaşama dirimi sanırım gücün para da olduğunu gösterdi ki, film bu seyirde ilerliyor...

Kendine para aracılığı üzerine yasal yollarla yapılmayan bir iş bulan Korel zamanla diğer kişileri aradan çıkaracak, ve paraları hesabına yatıracaktı... Tabii ki riskli bir işti. Patronları ensesinde her an olabilirdi. Bunun üzerine vasiyet bırakır, ölürsem paralar kiliseye diye... Minareyi çalan kılıfını hazırlar deyimi tam da burada yerine oturuyor...

Nikolaj'la Diyalog...

-Network'ta bir adamdan bahsetmiştin hatırladın mı?
-Evet
-Onunla görüşebilir misin. Biri yardım istediğinde ona yardım etmek gerekir. Öyle değil mi?
-Yalnız adam Varşova'ya döndü
-Artık istemiyor mu
-Aksine daha çok istiyor
-ee vazmı geçti
-Hayır işte o benim. Farkeder mi?
-Hayır. Ama sen
-Ben ne. Bugünlerde her şey satılık. Zarf cebimde al onu. Hadi.
-Emin misin?

(bommm)

-Bu boştu ama sonraki dolu. Emin misin, Emin misin?
- Artık değilim
- Bana nedenini söyle Nikolaj. Hepimiz acı çekeriz
-Evet ama ben daha azını istiyorum. Anlaşma geçerli al onu hak ettin.
-Hakettim ama borç olarak alıyorum . Bir içkiye ne dersin?
-Sanki yeniden çocuk oldum
-Bende
- Artık her şey mümkün.

Evet demek bahaneler bir avuntuymuş... Belki de her şeyi kaybetmek hissini yaşamak istedi...

“Bugünler de her şey satılık... “ Bugünlerde de her şey satılık... Değişen pek bir şey yok...

Maddi olarak güçlenen Korel, Nikolaj'la birlikte ortak şirket kurur... Amacı gücünü Dominic üzerinde kullanmaktır... Tekrar telefonla aradığında yüzüne kapanan telefon üzerine intikam planına başlar işlemeye...

İlk önce bütün vasiyeti iptal edip, ölümü üzerine tüm mirası ve malları eski eşi Dominec üzerine bırakır...

Kendini cinayet süsü verip, bu eylemi de Dominic'in üstüne atarak Dominic' e tekrar ulaşmayı planlar. “Bugünler de her şey satın alınabilir...” Bütün hazırlıklar yerine getirildikten sonra cenaze töreni yapılır ve Dominic törene katılır...

Dominic'le diyalog...

- Gelmeni istiyordum. Emin olmak istiyordum. Bir daha sormak istemiyordum. Cenazemde ağladın neden?
-Çünkü ölmüştün
-Elini tutabilir miyim? Lütfen otur. Başımı buraya koyabilir miyim? Uzun zamandır başımı oraya dayamak istiyordum. Telefondakinden daha fazla bağırdın.
-Evet
-Bana bakmayacak mısın

Bugünler de her şey satın alınabilir...

Hapse boylayan Dominic pencereden evlenmek istediğini işaret eder?

Eşi üzerinde istediği gücü elde etmiş, intikamını almıştı. Şimdi ortada Aşk ya da sevgi var mı? Peki maddi olarak her şeye ulaşan ve bi anda özgürlüğü kısıtlanarak kaybeden Dominic'in evlenme isteği masum mudur?

Share/Save/Bookmark