Yalandır kısalığı yaşamın... Ve özellikle insan dediğimiz şey, inançlı bir insan soyunun parçasıysa... Edip Cansever ...

Önemli olan Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı’da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir… Hakan Günday

Bu Blogda Ara

İtiraflar II...

* Dostluk denen şey, fazla gürültü ile yürümez...




Zamanın çıkarperestleri ve kalemşörleri 'Deccal' olarak yaftalıyorlardı onu. Öz evlâtlarını sokağa terketmekle, bir karakol fahişesini peşisıra sürüklemekle suçlanıyorlardı. Sefihlikten çökmüş, frengiden çürümüş bir bedeni üstünde taşıdığını iddia ediyorlardı.

'Kendini savunmak'tan ziyade 'kendini anlatmak' arzusunda olduğunu söyleyen Rousseau, şahsına yöneltilen her türlü ithamı yanıtlamaya çalışıyor bu kitabında. Bu samimi söylevini hakikat aşkıyla yanıp tutuşan yüreklere armağan ediyor. Ve diyor: 'Beni yargılamakta ivedilik etme sevgili okuyucu! Önce oku, sonra hüküm ver!'

Kesitler...

* Vazife ve erdem uğrunda yapılan fedakarlıklar pahalıya patlıyorsa da, gönülde bıraktıkları tatlı hatıralar bunların karşılığını ödüyor...

Sh. 10

* Bilginler diğer insanlara göre daha az peşin hükümlere saplanıyorlar ama bir de saplandılar mı onlara taş çıkartıyorlar...

Sh.15

* Sistemimizin uygulanmasında karşıma çıkan en büyük engel, bu sistemin herkesçe kabul edilmediği takdirde, onu öğrenmenin zaman kaybı anlamına gelmesiydi...

Sh. 17

* Bir işte herkesten üstün olan kimse mutlaka ilgi görür...

Sh. 19

* Kadınlar eğri çizgilere benzer. Akıllı kişiler de o eğrilerin sunuşmazlarıdır; onlara yaklaşır fakat hiç dokunmadan geçerler...

Sh. 20

* Sayıklamalı hastaların kafasından geçenler bir tarafa yazılabilseydi kim bilir bu sayıklamalardan ne büyük şeyler çıkardı...

Sh.25

* Namuslu kişilerin her davranışı düzenbazları kuşkulandırır...

Sh. 40

* Kumar, ancak yaşamdan tat almayan insanların başvuracağı bir yoldur...

Sh. 46

* Haklı olmama karşın haklı çıkamayışım, idari kurumlara karşı ruhumda bir isyan tohumu attı. Bu aptal kurumlar, aslında sosyal düzeni altüst etmekte, devletin gücünü, zayıfın ezilmesi, güçlülüğün zorbalığına devam etmesi için kullanmaktadır. Sözde düzenler adına halkın menfaatleri ve gerçek adalet kurban edilmektedir...

* Bir işin içine menfaat girince büyük ve yüce hiçbir şey meydana getirilemez...

Sh. 60

* Bu dünya iyi insanlara göre değil...

Sh.62

* Onların kötülemeleri neticesinde kınanmaktansa, yaptıklarımın hak ettiği kınamalara razıyım ve buna seve seve katlanırım...

Sh. 95

* Dostluğa ihanet etmek, bütün anlaşmaların en kutsalını ayaklar altına almak, vicdanlara emanet edilmiş sırları açığa vurmak, araya mesafe girmesine rağmen yine de bize saygı duyan bir dostun şerefini çiğnemekten zevk almak bir kabahat değil, bir şerefsizlik ve bir kara yürekliliktir...

Sh. 96

* Kamusal düşünceye boyun eğmeye başlarsam çok geçmeden onun kölesi oluveririm...

Sh. 115

* Ey, sürekli tabiattan yakınan akılsızlar!... Biliniz ki başınıza ne geliyorsa yaptıklarınız yüzünden geliyor...

Sh.127

* Takdire layık insanların takdirini kazanmak insanda, şöhretin verdiği hazdan daha yüce ve daha az tatlı bir haz yaratıyor...

Sh.138

* Yalnızca para için oynanan bir kalemden sağlam ve yüce hiçbir şey çıkmaz...

Sh. 142

* Yazarlık bir meslek haline gelmediği sürece saygı görür, alkışlanır. İnsan hayatını kazanma kaygısıyla düşünmeye çalışırsa, yüce fikirlere ulaşamaz kolay kolay. Yüce gerçekleri söyleyebilmek, buna cesaret edebilmek için başarıya bel bağlamamak gerekir...

Sh.143

* Her şeyin kökü siyasete dayanır. Bir millet ne yaparsa yapsın, hükümetin döktüğü kalıbının dışına asla çıkamaz...

Sh.145

* Birçok insanın, hayatların her devresinde değiştikleri ve adeta apayrı kişiler haline getirdikleri bir gerçekti.

* Kendini bilen bir insan için, yenilmesi gereken kökleşmiş arzulara karşı koymak, -bu arzuların kaynaklarına varılabildiği müddetçe- onları o kaynaklarda önlemekten, değiştirmekten daha zahmetli bir iştir. Arzuların saldırısına uğrayan bir kişi, kuvvetli bulunduğu bir anında onlara karşı koyabilir ama zayıf bulunduğu başka bir anda yenik düşer...

* Eğer organik dengemizin çoğu zaman ruhsal dengemizi bozduğu bilinseydi bir sürü mantıksız davranışların ve ahlaki sapıklıkların önüne geçilebilirdi.

Sh.149

* Uzak idealler peşinde koşmanın enayilere özgü bir ayrıcalık olduğuna inanmaya başladım ve günü gününe yaşamaya karar verdim...

Sh.154

* Bir şey gizlenmeye başladı mı gerisi çorap söküğü gibi gelir. İnsan sevdiğinden bir şeyini saklayınca, başka şeylerini de saklamaktan çekinmez...

Sh.161

* Zevk, insanın iradesine bağlı bir şey değildir...

Sh.163

* Bütün kadınlar, öfkelerini gizleme sanatını çok iyi bilirler...

Sh.189

* Suçlanan suçsuzluk, iftiracıları –kim olursa olsun- pişman edecek ateşli bir savunucu bulacaktır...

* Yalnızlık üzüntüleri büyütür, pireyi deve yapar...

Sh.194

* Sataşma karşılıklı olduğu zaman dostların arasında hesaplaşma olmaz. Yapılacak tek şey o şeyleri unutmanın bir yolunu bulmaktır...

Sh. 204

* Şu an Grimm’in ahlak prensibini hatırlıyorum. Bu düsturu bana Madam Depinay söylemişti. İnsanın biricik ödevi, nefsinin eğilimleri doğrultusunda hareket etmektir. Bu ahlak anlayışını ilk duyduğumda onun latife yaptığını sandım...

Sh.213

* İyilik karşısında hiçbir kötülüğün dayanamayacağı yolundaki yanlış inancım bana hayatım boyunca, sözde dostlarım karşısında haysiyetimi iki paralık eden ne işler yaptırmıştır. Oysa kötüler, kötülüklerine dayanak bulamayınca daha da kötüleşirler, haksızlıklarının suçunu da haksızlığa uğramış kimseye yüklerler...

Sh. 217

* Suç işlememize engel olan şey, suç işlememize sebep olabilecek o duyguların gücüydü...

Sh.225

* Dostlarının seçiminde aldanmak eğer bir talihsizlikse bu kadar tatlı bir aldanıştan uyanmanın talihsizliği de en az onun kadar acı...

Sh.234

* Güçlü insanların uyduları, genelde dürüstlüğe pek kulak asmazlar, hele açık yüreklilikle hiç alışverişleri yoktur...

Sh. 240

* Beni kızdıran yalnızca seyircisi olduğum haksızlıklardı. Kendimin uğradığı haksızlıklar üzdü beni. İçine bir gram öfke karışmayan bu hüzün, kendi mayası sandığı kimseler tarafından aldatılan, neticesinde içine kapanan sevgi ve rikkat dolu bir gönlün hüznüydü...

Sh. 242

* Gizli dargınlıklar, en yaman düşmanların yüzündeki dostluk maskesini kaldırmıyordu ve bu benim aleyhime oluyordu...

* Dostluğun kesildiği bir kimseye dost görünmek, şerefli insanları aldatarak onlara kötülük etme imkanlarını elde bulundurmak demektir...

Sh.244

* Bahtsızların cesareti alçakları kızdırır, fakat yüce insanların hoşuna gider...

Sh.246

* Düzenbazların laneti dürüst insanların şerefidir...

Sh.280

* Aşağılık tutkular ancak zayıf karakterli insanları boyunduruk altına alır...

Sh.346

* Dostluk denen şey, fazla gürültü ile yürümez...

Sh.355


Jean Jacques Rousseau

Share/Save/Bookmark