Yalandır kısalığı yaşamın... Ve özellikle insan dediğimiz şey, inançlı bir insan soyunun parçasıysa... Edip Cansever ...

Önemli olan Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı’da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir… Hakan Günday

Gecenin Sonuna Yolculuk... (Kesitler)

İnsan şehvet bakiri olduğu gibi, dehşet bakiri de olabiliyor...

Satır Araları Cümle ve Kesitler...


* Dakikaları ve paracıkları sayan bir Tanrı, umutsuz tıpkı bir domuz gibi şehvetli ve suratsız bir Tanrı. Her fırsatta sırt üstü düşen, sürekli okşanmaya hazır, altın kanatlı bir domuz, odur işte, odur efendimiz... Öpüşelim haydi!..

Sh.25

* İnsan şehvet bakiri olduğu gibi, dehşet bakiri de olabiliyor...

Sh.30

* Hayatta esas olan hesaplaşabilmektir. Bunu tek başına yapmaktansa, iki kişi yaparsanız daha başarılı olur...

Sh.32

* Kendi düşen ağlamaz!.. İlk kurşunlarda çekip gitseydi, gelmezdi bunlar başına...

Sh.34

* İnsanda düş gücü yoksa, ölmek fazla dert değildir, ama varsa da, o zaman ölüm fazlasıyla derttir...

Sh.35

* Şu dünya da yaşayan insanlardan biri, dış görünüş olarak bizlere benzese bile, aslında Havana’da, sintinelerini açıklarda boşaltan çöp ve çürümüş et gemilerinin peşinde ağzı açık, kararsız dolaşan timsahlarla köpek balıklarına bile taş çıkaracak yeteneklere sahip bir leşçildi..

Sh.41

* Gölgenin bir ucundan diğerine gide gide, az buçuk yolumuzu bulmaya çalışıyorduk, ya da bize öyle geliyordu... Bulutun biri ötekilerden daha açık olsa, bir şeyler gördüğümüzü sanıyorduk... Ancak önümüzde kesin olan tek şey, gidip gelen yankıydı...

* Göreceğimiz ilk ışık, sonumuzu getirecek olan tüfeğin namlusundan çıkan kıvılcım olacak...

Sh.43

* Savaş söz konusu olduğunda bile, fantezi uzun süre direnişini sürdürür...

* Geceleyin, orada burada, o harikulade barış zamanını bir ölçüde andıran çeyrek saatler yakalayabiliyorduk, hani her şeyin selim olduğu, özünde hiçbir şeyin kayda değer sonuçlar doğurmadığı... Her biri olağanüstü derecede, inanılmaz keyifli olabilen nice başka şeylerin gerçekleşebildiği, o artık varlığına inanılması güç olan zaman...

sh.50

* Bu öldürme mesleğini icra ederken nazlanmanın alemi yoktur, sanki yaşam kaldığı yerden sürüyormuş gibi davranmak gerekir, en zor olanı da budur zaten, bu yalan...

Sh.52

* Kendi ölümsüzlüğüne değinmek, solucanlara söylev çekmeye benzer...

* İnsanların çoğu ancak son anda ölürler, kimileri ise yirmi yıl öncesinden, hatta daha erken bile başlarlar bu işe...

Sh.53

* Azıcık bir umudum kalmıştı, o da esir düşmek. İncecik bir umuttu ip gibi. Gecenin ortasında bir ip, çünkü koşullar pek de kibarca girizgahlara yatkın değildi. Bu gibi durumlarda sıkılan
kurşun, sıkılacak elden daha çabuk ulaşıyordu insana...

Sh. 55

* Hepimiz için söz konusu olan, özünde bir saat daha yaşamaktı. Üstelik her şeyin cinayete indirgendiği bu dünyada, tek bir saat bile başlı başına olguydu...

Sh.58

* Kazandığın her gün, kar hanesine yazılmış bir gündür...

Sh.65

* İnsanın ne dediğini bilmesi ve bunu bir daha asla unutmaması için, mutlak doğrular dışında herhangi bir şey anlamanıza olanak vermeyen bu bir tür bilinçli, sağlığı yerinde, ertelenmiş can çekişmeyi dağarcığına atmış olması gerek...

Sh.71

* Dünyanın derdi insanları nereden tutturursa oradan yakalıyordu, ama bir yerden yakalamayı hemen her seferinde beceriyor gibiydi...

Sh.75

* Sizi aklı başında sanmalarını sağlamanın en iyi yolu bayağı pişkin olmaktır...

Sh.80

* Kişi eğer zayıfsa, ona güç veren biricik şey, en çok çekindiği insanlara hala atfetmeye yelteneceği en ufak saygınlıktan arındırmaktır. Onları oldukları gibi görmeyi öğrenmek gerek, olduklarından da beter yani, her açıdan. Bu insanı rahatlatır, özgürleştirir ve düşleyebileceğinizin çok ötesinde bir koruma sağlar. İnsana bir ikinci benlik katar. Artık iki kişisinizdir...

Sh.82

* Gerçekten de ilginç ne varsa hep gizli kapaklı yaşanıyor... İnsanların gerçek tarihleri hakkında hiçbir şey bilinmiyor...

Sh.83

* Korkunun tedavisi yoktur...

Sh.84

* Ufak tefek aşırmaların cezalandırılması dünyanın her yerinde en katı bir biçimde uygulanır...

Sh.87

* Çulsuzluğun kaderine, yaşam koşullarına şefkatle eğilmek…

Sh.88

* Aşktan vazgeçmek, yaşamdan vazgeçmekten daha zordu... İnsan şu dünyada tüm vaktini öldürmeye ya da tapınmaya harcıyor, hem de ikisini aynı anda... ‘Senden nefret ediyorum!... Sana tapıyorum!...’ İnsan kendini savunuyor, kolluyor, yaşamını bir sonraki yüzyılın iki ayaklı canlısına devrediyor, azgınca ne pahasına olursa olsun, sanki kendi soyunu sürdürmek olağanüstü keyifliymişçesine, sanki bu bizi sonunda ölümsüz kılacakmış gibi.

Sh.92

* İnsanların bu kadar kötü olmalarının nedeni, belki de sadece acı çekmeleridir. Ancak artık acı çekmemeye başladıkları andan, biraz daha iyi olmaya başladıkları ana kadar epey zaman geçer...

Sh.94

Varlıklar tarafına geçildiğinde, ilk ağızda kentin başka semtleriyle pek büyük bir fark göremezsiniz. Ola ki sokaklar biraz daha temizdir, o kadar. Bu insanların, bu nesnelerin içlerine kadar girebilmek için ya şansınıza güveneceksiniz ya da özel ilişkilerinize...

Sh.95

* Aşk alkole benzer, ne kadar iktidarsız ve sarhoş olursanız, kendinizi o kadar güçlü ve akıllı sanırsınız, aynı zamanda da her istediğinizi yapmaya hakkınız olduğunu düşünürsünüz...

Sh.99

* Kahramanlık türküleri savaşa gitmeyenleri, dahası savaş sayesinde anormal derecede zenginleşmekte olanları hiçbir direnişle karşılamaksızın teslim alır. Hep böyledir...

* Bir tablonun ön planları her zaman iğrençtir, sanat da, bir yapıtın değerinin daima uzaklarda, anlaşılamazlıkta, suçüstü yakalanmış bir düş olan, insanın biricik aşkı olan yalanın gizlendiği yerde aranmasını emreder...

Sh.101

* Bu dünya da yoksullar için eşek cennetini boylamanın belli başlı iki yöntemi vardır... Ya barış zamanında, hemcinslerinizin mutlak umursamazlıklarının kurbanı olarak, ya da savaş gelip çattığında, aynı hemcinslerinizin adam öldürme tutkularının kurbanı olarak. Başkaları sizi düşünmeye başlarsa, bilin ki akıllarına gelen ilk şey sizi işkenceye yatırmaktır. Sadece bu...

* İnsan, mezbahanın eşiğine geldiğinde, geleceği ile ilgili şeyler konusunda pek de fazla bir şey kurgulayamıyor, tek düşündüğünüz şey, kalan birkaç gününüzde sevmeye çalışmaktır...

Sh.103

* Her yer tiyatro sahnesine döndüğüne göre, rol yapmak gerekiyordu...

Sh.112

* İnsan rengi iyice yeşile çalmaya başlayan aynalarda kendi yüzüne bakmak, gittikçe çökkün, gittikçe çirkin bir hale gelişini seyretmek zorunda kalıyor. Yeşillikler içindeyken, çok kısa sürede çürüyüp gidersiniz, hele hava feci şekilde sıcakken...

* Sömürge memurunun içini daha karaya çıktığının ertesi günü kurtçuklar doldurmuştur... Bu son derece çalışkan solucanlar zaten dört gözle onları beklemekteydiler ve bir kez içlerine doluştular mı onları ancak ölümden epey sonra terk ederler... Larva yuvaları!...

Sh.139

* İnsanların nefret kusmaları hiçbir riziko taşımıyorsa, salaklıkları kolay ikna olur, gerekçeler de kendiliğinden ortaya çıkar...

Sh.141

* Onursuzluğun her türlüsü olağanüstü bir umuda dönüşür, işini bilenler için. Bence öyle. İnsan postu deldirmekten kurtulma yöntemi konusunda asla kılı kırk yarmaya kalkışmamalı, ne de maruz kaldığınız mezalimin nedenlerini anlamaya çalışmakla boşa zaman geçirmeli...

Sh.143

* Her şey bir yana, övünmeyi sevmeyen adamda yoktur. İnsanların birbirlerine az çok keyifle katlanabildikleri neredeyse tek rol, hayran paspas rolüdür...

Sh.147

* Uyurken köpekler kurtlara benzerler...

Sh.149

* Yaşam ancak gün batımından sonra katlanılabilir hal alır, ne var ki karanlığı da derhal sürüler halinde sivrisinekler el koyarlar... Bir, iki ya da yüz değil, trilyonlarcası. Bu koşullarda paçayı sıyırmak tam bir hayatta kalma başyapıtına dönüşür. Gündüz karnaval, gece kevgir, usulca da savaş...

Sh.151

*Sömürge küçük memurları ya şişirir ya da zayıflatır, ama yakalarını bırakmaz...

Sh.158

* Sopa eninde sonunda, onu kullananı yorar...

Sh.165

* Kumanda etmek için ayağına postal geçirmek yetmez. Emir verecek birliklerin de olması gerek...

Sh.170

Garibanlar asla, ya da neredeyse asla sormazlar, katlandıkları şeylerin nedenini niçinini...

Sh.178

* Mazide kalmış biçimler arasında el yordamıyla ilerlerken kaybolabiliyor insan... İnsanın geçmişinde artık kımıldamayan ne de çok nesne, ne de çok kişi var öyle ürkütücü. Zamanın mahzenlerinde yitirilmiş canlılar ölülerle birlikte o kadar uyumlu uyuyorlar ki daha şimdiden aynı gölge örtüyor gibi onları...

* Yaşlandıkça insan kimi uyandıracağını karıştırıyor... Canlıları mı, ölüleri mi?...

Sh.196

* İnsanın gözle görünenlerden başka şeylerle ilgilenmesi ciddi bir deliliğe delalet eder...

Sh.198

* Yasa, acının en büyük panayırıdır... Çulsuz hele bir kolunu ona kaptırmaya görsün, yüzyıllar boyu çığlıkları her yeri çınlatmaya devam eder...

Sh.201

* Ateş her şeyi temizler!.. İnsan anasında her aradığını bulur, kaderin her cilvesine uygun. Yeter ki seçmesini bilsin...

Sh.203

* İnsanlara güvenmek demek,kendini azıcık öldürtmekle eşdeğerdir...

Sh.204

* İnsanların, ülkelerin ve nesnelerin bittiğini işaret eden şey kokulardır...

Sh.208

* Nerede olursanız olun, yaşamın başucunuza geri dönmesi pek görülmüş şey değildir... Tabii eğer o size atılan sıkı bir kazık biçimini almadıysa...

Sh.209

* İlerici bir ülke pirelerinin sayını mutlaka bilmek zorundadır... Hem de cinsiyetlere göre, yaş gruplarına, yıllara ve mevsimlere göre tasnif edilmiş olarak...

* Birbirini görememek sempati beslemek için zaten yeterli bir nedendir...

Sh.217

* Tepemde ne çok döşeli mekan vardı, sonsuz sayıda!.. Yanı başımda ise şu koltuklarda, ne de çok seri halde ırza geçme ayartması!.. Ne uçurumlar!.. Ne tehlikeler!.. Yoksulun estetik işkencesinin hiç mi sonu yoktur?..

Sh.225

* İki cins insanlık durumu arasındayken öyle bir an gelir ki, insan boşlukta debelenmeye başlar...

Sh.226

* Güçlü bir iç yaşam kendi kendine yeterlidir ve yirmi yıllık buzulları bile eritecek güçtedir...

* Yalnız başına uyumak olanaksızdır...

Sh.230

* İnsanın, kendi sızlanmalarına kesin bir son verecek cesareti olmadığı sürece, kendini her gün biraz daha iyi tanımaya katlanması gerek...

Sh.232

* Felsefe yapmak denen şey, korkmanın başka bir çeşidinden ibarettir ve insanı olsa olsa alçakça düzmecelere sürükler...

* Belli imkanlardan yoksun insanların yaşamı, upuzun bir hezeyanın içindeki upuzun bir reddedilmeden ibarettir ve insan yalnızca sahip olabildiği şeyleri çok iyi tanıyabilir, yalnızca onlardan kurtulabilir...

Sh.234

* Lüks bir vücut her zaman için olası bir tecavüzdür, zenginliğin, lüksün tam kalbine doğrudan, mahrem bir zorlamadır, üstelik bir şeylerin yeniden canlanmasından korkmaya da gerek yoktur...

Sh.241

* Yaşam insanı büker ve suratını ezer. Onun da suratını ezmişti ama daha az, çok daha az. Yoksullar feleğin sillesini yemiştir. Sefalet devasıdır, dünyanın pisliğini silmek için kullanır suratınızı toz bezi gibi. Yine de birazı kalır.

Sh.245

* Sefalette öyle bir an gelir çatar ki ruh artık bedene sürekli olarak eşlik edemez hale gelir... O arada gerçekten çok fazla sıkıntı çekmektedir... Sizinle konuşan şey artık neredeyse bir ruhtan ibarettir. Sorumluluk sahibi değildir ki ruhlar...

Sh.253

* Dışarıdaki yaşamı yok etmeli, onu da çeliğe dönüştürüp, işe yarar bir şey haline getirmeli. Eski halini yeterince sevmiyorduk, işte bu yüzden. Dolayısıyla onu da bir nesneye dönüştürmek gerek, sağlam olsun. Kural bu.

Sh. 255

* Yorgunluk ve yalnızlık anlarında tanrısallık insanın içinden geliyordu...

Sh.262

* En uzağa giden kişi tek başına yolculuk edendir...

Sh.265

* Yaşam boyunca aradığımız tek şey belki de budur. Yalnızca bu olabildiğince büyük bir üzüntü, ölmeden önce kendimiz olabilmek için...

Sh.266

* İnsanlar sonradan onlara ettiğiniz iyiliğin intikamını alıyorlardı daima...

Sh.275

* İnsanlar bir komediden diğerini sürüklenirler. O arada oyun sahneye konmamıştır, henüz oyunun sınırlarını, kendileri için biçilen uygun rolü algılayamazlar, öyle olunca da orada, olayların karşısında kalakalırlar, boş gezerler, içgüdüleri şemsiye gibi kapanmıştır, tutarsızlar içinde sallayıp attırıverirler, kendi özlerine indirgenmişlerdir, yani bir hiçliğe...

Sh.291

* İnsan kadere iyice boyun eğdiğinde mutlu olmak için ufacık şeyler bile ona yetiyor...

Sh.293

* Tıp, nankördür... Zenginler size takdim ettiklerinde, uşak yerine konmuş olursunuz, fakirler aynı şeyi yaptıklarındaysa hırsız muamelesi görürsünüz...

Sh.295

* Ruh cümlelerle yetinmesini bilir, oysa beden öyle değildir, o daha müşkülpesenttir, kas da olsun ister.

* İnsan gözden düşmek istediğinde halka iner...

Sh.304

* İnsan bir yerde takılıp kaldıkça, nesneler ve insanlar iyice yozlaşıyorlar, çürüyorlar ve sırf sizin hatırınıza leş gibi kokmaya başlıyorlar...

Sh.307

* Alışkanlık edinmek cesaret etmekten kolaydır, özellikle de karnını doyurma alışkanlığı söz konusu olduğunda...

Sh.314

* İnsan belki de başkalarının yüreği hakkında yargıda bulunurken her zaman yanılıyordur...

Sh.323

* Boşuna heveslenmemekte yarar var, insanların aslında birbirlerine söyleyecekleri hiçbir şey yoktur, karşılıklı olarak yalnızca kendi acılarını anlatırlar, bu böyledir. Herkesin derdi kendine, dünyanınki de hepimize...

Sh.327

* Zaten her şey ayan beyan ortada olduğunda, sözcükler neye yarardı ki, kavga etmekten gayri?..

Sh.332

* İnsanlar sağlıklıyken, açıkçası ürkütücüdürler... Ayakta oldukları sürece tek düşündükleri şey, karşılarındakini öldürmek... Oysa hastalandıklarında, şurası kesin ki artık o kadar ürkütücü olmaktan çıkıyorlar...

Sh.342

* İlle de bir facia yaşanacaksa, bari gazetelere yansıyan cinsinden değil de, sessizce halledilen cinsinden olmasını yeğlerdim...

Sh.351

* Sefalet amansız, inatçı bir biçimde özverinin ensesindedir ve en iyi niyetli girişimler bile acımasızca cezalandırılmaktadır...

Sh.355

* Mutlu olmanın sonu yok. İnsan belirli bir rol oynayabildiği sürece, asla mutluluğa doymak nedir bilmez.

* Yaşlanmak, artık oynayacak ateşli bir rol bulamamak demek, ölümü beklemek dışında yapacak işin kalmadığı o tatsız tuzsuz salıvermişliğe teslim olmak demek...

Sh.359

* Tüm düşünceler er geç ölüme vardığına göre, öyle bir an gelecektir ki, artık o sinemasında kendisiyle birlikte ölümden başka hiçbir şey göremez olacaktır...

Sh.363

* İçimizde, yeryüzünde ve gökte korkunç olan biricik şey daha henüz söylenmedik sözlerdir olsa olsa... Yalnızca her şey artık tümüyle, geri dönülmez biçimde söylendiğinde rahat yüzü görebileceğiz. İşte ancak o zaman nihayet sessiz kalabileceğiz ve artık susmaktan korkmayacağız...

Sh.364

Başınıza gelebilecek felaketlerin en sonuna vardığınızda öyle bir an gelir ki orada artık yapayalnızdır. Dünyanın sonudur bu. Hüzünden bile size ait olan hüzünden, yanıt gelmiyordur.
Sh.365

Anıların bile bir yaşı, gençliği var... Onları küflenmeye bırakır bırakmaz her tarafından bencillik, böbürlenme ve yalan sızan iğrenç hortlaklara dönüşüverirler...

Sh.367

* Aslına bakılırsa ölüm alt tarafı birkaç saatlik bir iştir, hatta dakikalık. Oysa bir rant tıpkı sefalet gibidir, ömür boyu sürer. Zenginler bambaşka bir biçimde kafa yaparlar ve bu çılgınca kendini güvence altına alma takıntılarını bir türlü anlayamazlar. Zengin olmak, başka türden bir sarhoşluktur, unutmaktır. Zaten insan bu yüzden zengin olur, unutabilmek için...

* Yoksullara verecek paranız yoksa, en iyisi yine susmaktır. Onlara paradan başka bir şeyden söz ettiğinizde, onları kandırmış, yalan söylemiş olursunuz, hemen her seferinde. Zenginleri eğlendirmekse kolaydır, sırf ayna bile yeterlidir örneğin kendilerini izlesinler diye. Öyle ya, zenginleri izlemekten daha keyifli ne var ki şu dünya da?..

Sh.372

* Fikirler de kimseyi asla korkutmaz. Onlar söz konusu olduğunda, hiçbir şey yitirilmiş sayılmaz, her şeyin bir çaresi bulunur. Oysa bazen hiç de kolay değildir giyinip kuşanmış bir insanın prestijine karşı koyabilmek. Enikonu pis kokular, gizemler sinmiştir o giysilere...

Sh.374

* Aşık olmak bir şey değil, esas mesele işi birlikte sürdürebilmektir...

* Gerçek şu ki, tapındığımız en kutsal şey kokumuzdur...

Sh.375

* İnsan bir kez güvenini yitirmemeye görsün, artık çekingen davranmanın alemi yoktu.

* İhanet etmek, bir hapishane de pencere açmaya benzer...

Sh.382

* Kimse acısını yarı yolda bir yerlerde ekmeyi boşuna hayal etmemeli...

Sh.384

* Üstüne bir kapı kapanmaya görsün, o insan derhal kokmaya başlar, yanına alıp götürdüğü her şeyde ayrıca kokar...

Sh.396

* İnsan elinin altında ne varsa onunla icra ediyordu sanatını...

Sh.416

* İnsan yalnız yaşadığı andan itibaren kendi geçmiş yaşantısıyla ilgili konuların yükü altında ezilir.

* Yalnız olmak demek, ölüme yönelik alıştırmalar yapmak demektir.

* Bu dünya da esas mutluluk zevkle, zevk içinde ölmek olurdu. Gerisi boştur. Yalnızca itiraf etmeye bile çekindiğimiz bir korkudur, sanattır.

Sh.420

* Bizim eksiğimiz gediğimiz yeterince sebat etmemek değildir, hayır, sorun sakin bir ölüme giden doğru yolda olmaktır.

Sh.421

* Kendi ölümünü ıskalamamalı insan...

Sh.422

* İnsan kendi gerçeğine çok da bağlı değildir aslında...

Sh.446

* Su sızdırmayan bir kafa, nehirsiz bir göle döner, iltihaplanır...

Sh.458

* Her şeyin sonu ölçünün kaçması ile başlar...

Sh.468

Akıl hastaları her zaman için cinayete sıradan insanlardan daha yatkındır...

Sh.474


Louis Ferdinand Celine

Share/Save/Bookmark